Festival Günlüğü - II
HAYAL PERDESİ - Festival 10.04.2014

Festival Günlüğü - II


Festival günlüğünün ikinci bölümünde kırk dört yıl sonra seyirci ile buluşan “dehşetli” film Baal ve İsrailli-Filistinli dostluğu filmlerinin bir yenisi olan Betlehem var.

Baal

Volker Schlöndorff, son filmi Diplomasi’nin (Diplomatie) yanı sıra 1969 yapımı Baal ile festival izleyicilerinin karşısında. Bertold Brecht'in 1918'de yazdığı aynı isimli oyunun uyarlaması olan film, Satıcının Ölümü (Death of a Salesman, 1985) ya da Swann’ın Aşkı (Swann in Love, 1984) gibi, yönetmenin televizyona ve beyazperdeye taşıdığı uyarlamaların ilki olma özelliğini taşıyor. Baal 1970'de Alman televizyonlarındaki ilk gösteriminden sonra Brecht'in eşi ve varisi Helene Weigel’in, filmi “dehşetli ve korkunç” bulması üzerine yasaklanır. Bu, sadece Weigel’in görüşü değildir; izleyicilerin filme tepkisi Baal’i canlandıran Reiner Werner Fassbinder’in “asılması ya da kızgın yağa atılması” gerektiği yönünde olur. Seyirciyle 44 yıl sonraki buluşması bu yıl Berlin Film Festivali'nde gerçekleşen Baal, bu alışılmamış tarihiyle dahi dikkat çeken bir film.

Brecht, Hanns Johst’un şair Grabbe’yi konu alan dışavurumcu dramasına tepki olarak, kural tanımaz, egoist ve karanlık şair Baal’i ve çöküşüyle sonlanan hayatını anlatır. Materyalist düşüncenin bütünüyle hâkim olduğu anlatı, filmde kendisini açık etmektedir. Baal, Fassbinder’in tipik oyunculuğunun da etkisiyle zaman zaman gülünç bir karakter olarak karşımıza çıkar. Gülünç olanın karşısında hissettiğimiz, derin bir alaycılık olur ve filmin hissettirdiği en sahici duygu belki de budur, nitekim karakterin acımasızlığı iç sızlatmaz, ölümü neredeyse üzmez. Kullanılan hareketli kamera ve filmin “ham” kurgusu, anlatının uyandırdığı hislerin yüzeyselliği ile irtibatlıdır. Bir başka deyişle, Schlödorff’un yönettiği Baal ile Brecht’in yazdığı Baal arasında birbirlerini bütünler nitelikte bir ilişki mevcuttur. Bu ilişkide Fassbinder’in oyunculuğunu da gözden kaçırmamak gerek. Filmde yirmi beş yaşının tüm diriliğiyle karşımıza çıkan Fassbinder’in, otuz yedi yaşında, arkasında yönetmenliğini yaptığı kırkı aşkın film bırakarak sonlanan hayatı boyunca Baal tarafından takip edildiği hissine kapılabiliriz. Bütün bunlar düşünüldüğünde öyle görünüyor ki, Baal hayatına girdiği herkesi bir şekilde tesiri altında bırakmıştır. (Nesibe Sena Arslan)

Betlehem

Festival programında konusu sebebiyle dikkat çeken filmlerinden biri Betlehem. İsrail, Belçika ve Almanya ortak yapımı olan filmin sinopsisi, Orta Doğu’nun kanayan yarası Filistin’e dair, insaniyeti merkeze alan bir hikâye vaat ediyor. Film İsrail gizli servisinden Razi ile onun Filistinli muhbirlerinden Sanfur’un ilişkisini ele alıyor. İki millet arasındaki gerilim ve düşmanlığa rağmen, iki karakter arasındaki kurulabilecek bir dostluğun imkânını sorguluyor. Ve bir kez daha gösteriyor ki; savaşın çocuklarına ölmekten veya öldürmekten başka bir çare görünmüyor.

Ancak filmin söylemi bu masum cümle ile yetinmiyor. Zira İsrail ve Filistin halklarına dair temsiller bazı kilit noktalarda objektiflikten uzaklaşıyor. İsrail’in sevimli yüzünü temsil eden Razi ve diğer istihbaratçıların tek gayesinin “sivilleri hedef alan” saldırıları önlemek olması, Beytüllahim’e son teknoloji silahları ve zırhlı araçları ile giren İsrail askerlerinin halkın attığı taşlarla “ağır” yaralanması, ajan Razi’nin Sanfur’a karşı gösterdiği korumacı ve “babacan” tavır ve en nihayetinde canını da vererek kahramanlığını taçlandırması… Tüm bunların karşısında ise Filistinli direniş birliklerinin içindeki anlaşmazlıklar, ihanet ve acımasızlık… Bir işgalin ve onun ardından gelişen savaşın devam ettiği bu topraklarda işgal edenin mağduriyeti yüceltilirken, kendi vatanında mülteci gibi yaşayanların ahvali silikleşiyor. Betlehem, senaryodaki bu dengeyi sağlayamadığı için film adına küçük, insanlık adına büyük bir zaaf ile akıllarda kalacak. (Aybala Hilâl Yüksel)

 

 

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..