Ölüm Orson Welles’i bulalı otuz yıl olmuşken tiyatronun, radyonun ve sinemanın “dâhi çocuğunun” bu yıl doğumunun yüzüncü yıldönümü. Sonbaharın içinde bulunduğumuz şu vakitleriyse hayatını değiştiren iki büyük olayın gerçekleştiği aylar. 30 Ekim 1938’de radyodan yaptığı sunumla herkesi Marslıların dünyayı istila ettiğine inandırır. 5 Eylül 1941’de Yurttaş Kane gösterime girer.
Welles’in radyodaki “şeytani” başarısı, hakkında soruşturma başlatılmasına sebep olur fakat yaptığının bir suç olduğuna kanaat getirilmez. Öte yandan bu, RKO Stüdyosu için Welles’e daha önce bir stüdyonun çok az yönetmene sunduğu bir rahatlığı sunması için yeterli olur. Bu dönemle alakalı olarak Welles “hapse girecektim, onun yerine Hollywood’a gittim” der.
Welles RKO’ya edebiyattan uyarlama iki film projesi sunar fakat bunlar reddedilir. Bunun üzerine Kane’in diğer senaristi, aynı zamanda Welles’in dostu Herman Mankiewicz medya patronu William Randolph Hearst’ün hikâyesini anlatmayı teklif eder. Hearst renkli ve sansasyonel bir hayatın adamıdır; yaşlandıkça yalnızlaşır, gülünç durumlara düşer. Yalan ve kurmacayla olan ilişkileri bakımından da Hearst, dünyaların savaşa girdiği üzerine herkesi ayağa kaldıran Welles’e yakındır. İşin aslı, Hearst’ün boyalı basınının Welles’in radyo yayınından farkı yoktur. (Nesibe Sena Arslan)
Yazanın tamamını Hayal Perdesi’nin 48. sayısında okuyabilirsiniz.