Öngörülebilir Geleceğin Provası
HAYAL PERDESİ - Gündem 26.11.2015

Öngörülebilir Geleceğin Provası

İlk uzay yolculuğu kurguları, bu hayalin somut olarak gündemimize girdiği son elli yıldan çok daha eski tarihlerden bu yana edebiyatta olduğu gibi sinemada da anlatılageldi. Uzay, insanoğlu için bazen hayal edebileceğinden fazla aksiyon ve macera için yeni bir durak, bazen ahlâki bir tartışma için bakir bir mekân, bazense insanlığın teknolojisi ile imtihanının görünürlük imkânı olarak beyazperdede belirdi. Melies’nin Ay’a Seyahat’i (Le voyage dans la lune, 1902) ile büyülü bir tonda başlayan uzay macerası filmleri kısa sürede gerçekçiliğe boyun eğmek zorunda kaldı. Zira henüz yüzyıl ortasında uzay yolculuğu rüyası, Soğuk Savaş yıllarının iki aktörünün yeni rekabet alanı olmak gibi zorlu bir sorumluluk üstlendi. Altmışlı yıllarda beyazperdede uzay, dünyadaki kavgaların taşındığı yeni bir mekân olarak betimlendi. Dünyaya sığmayan gerginliğin, iktidar kavgasının, silahlanma arzusunun ve hepsinin altındaki korkunun uzaya taşındığı filmler yapıldı. Amerika ve Rusya’dan iki ustanın filmleri bu tartışmaların zirve noktaları olarak akıllarda kaldı: 2001: Uzay Yolu Macerası (2001: A Space Odyssey, Stanley Kubrick, 1968) ve Solaris (Solyaris, Andrey Tarkovski, 1972). Bu filmlerde insanoğlunun, güç gösterisinin yeni mekânı olarak seçtiği uzayda, kendi ürettiği teknolojinin elinde oyuncağa dönüşmesi anlatıldı. Yine de söz konusu filmlerin gösterdiği gibi, hâlen uzaya nasıl, ne zaman ve kiminle gideceğimiz ile değil de neden gittiğimizle ilgilenen birileri vardı. Ancak en nihayetinde uzay, artık hayal gücümüzle özgürce dolaşabileceğimiz sihirli bir alan değildi.

Bugünlerde işler daha da sıkıcı bir hâl aldı. İki binli yılların insanları için her şeyin olduğu gibi uzayın da “sihirli”, gizemli ve hatta ilgiye değer bir tarafı kalmadı. Buna rağmen uzay maceraları her dönemde Hollywood’un -ve mecburen her birimizin- gündemini meşgul etti. Tabii artık gezegende uzaya taşacak kadar büyük bir iktidar kavgası kalmadı, en fazla arada bir mutlak hâkimin kim olduğunun hatırlatılmasına ihtiyaç duyuluyor. Dünyaya sığmayan ve uzay filmlerine taşan büyük dert, hayatlarımızı sürdürmeye yarayacak bir anlamın arayışı oldu. Son birkaç yılda izlediğimiz Yerçekimi (Gravity, 2013) ve Yıldızlararası (Interstellar, 2014) hayatlarımızı kurtaracak ve dahi anlamlı kılacak olanın aile/sevgi olduğu gibi zayıf bir temayla yetindi. Bunun uzayda binlerce kilometre yol almadan anlatılıp anlatılamayacağı sorusu ise baki. (Aybala Hilâl Yüksel)

Yazanın tamamını Hayal Perdesi’nin 49. sayısında okuyabilirsiniz.

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..