2008 yılında ABD’de başlayan ve hızla tüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz yirmi birinci yüzyılda bizleri nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin kötümser bir havanın oluşmasına neden oldu. Kimi yazarlara göre bu yüzyıl “ahir zaman”dı, kimilerine göre “bildiğimiz dünyanın sonu”ydu, kimilerine göreyse de “korkunun yüzyılı”ydı. Hatta kimi entelektüellere göre insanlık hiç bu kadar belirsizlik ve şüphe içinde olmamıştı. Gerçekten de hâlihazırda yaşadığımız olayları anlamlandırabilecek, gelecek olan hakkında bizlere bir tüyo ve ufuk verebilecek semantik yapılara, teorik çerçevelere sahip değil miyiz? Yok mu bir bilen ya da hâl çaresi? Minerva’nın baykuşu alacakaranlıkta kanatlarını açar açmasına ancak anlatılan da senin hikâyendir. Yani tarihin bir tekerrür yapısı ya da “logos”u vardır. Olayların içindeyken neler yaşadıklarımızı henüz baştan kestirmek imkânsız görünse de tarihsel sürece odaklanan yapısal soruşturma, şimdiki durumu doğru ve yerinde analiz etmemize ve gelecek hakkında bilimsel kehanetler ileri sürmemize imkân veriyor. (Hüseyin Etil)
(Yazının tamamını Hayal Perdesi’nin 62. sayısında okuyabilirsiniz.)