Dikkat Bu Bir Banka Soygunudur!
HAYAL PERDESİ - Vizyon 18.09.2015

Dikkat Bu Bir Banka Soygunudur!

Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı dâhil üç ödül birden alan Victoria, yüz kırk dakikalık tek plandan oluşan anlatımıyla tüm dikkatleri üzerine topladı. Bunda kuşkusuz filmin teknik başarısının ötesinde sinema ve gerçeklik ilişkisine dair yeni tartışmalar yaratmasının payı var. Film, İspanyol Victoria’nın Berlin’de bir gece kulübünde bir grup gençle tanışmasıyla başlayan gecede, hem şehrin gerçekliğini hem de kendisinin geçirdiği radikal dönüşümü soluk kesici bir tempoda anlatıyor. Victoria filmi, Yönetmen Shipper’ın da “Bu bir banka soygunu filmi değil bu bir banka soygunu” ifadesinde karşılığını bulan bir gerçeklik kaymasıyla seyirciyi baş başa bırakıyor.

İçimizdeki Arka Sokaklar

Şehirleri “gerçek” anlamda akla ilk gelen turistik fotoğraflarından değil de ara sokaklarında ve daha da fazla arka sokaklarında tanırız. Arka sokaklar şehrin kimliğidir ve tıpkı insanlar gibi söylediklerinden çok söylemediklerini, yani onu “kendisi” kılanı yansıtır. Victoria da şehrin ışıltılı ve makyajlı yüzünden çok işte bu arka sokaklarına merak duyan Madridli Victoria’nın üç aydır bulunduğu Berlin’de, şehre paralel bir şekilde kendi içindeki arka sokaklara bir gecelik yolculuğunu anlatıyor. Üç ay geçmesine karşın şehrin gerçekliğine “yabancı” olan Victoria için dönüm noktası bir gece kulübünden çıkarken dört gençle tanışması oluyor. Victoria’nın Berlin’in gettosunda bu yeni arkadaşlarıyla aşk ve dostluk ile suç ve kovalamaca arasında salınarak geçireceği o gece, rüyadan kâbusa doğru evrilen bir yaşam tecrübesine tekabül ediyor.

Victoria, kendilerini “Gerçek Berlinli” olarak tanımlayan yeni arkadaşları Gezegen, Haylaz, Topuk ve Boksör’le birlikte Berlin’in arka sokaklarında gerçek zamanlı bir kara kâbusa doğru yol alırken, bizler de bisikleti ve masum duruşuyla her an bir “kırmızı başlıklı kız” öyküsüne dönüşecek korkusuyla Victoria’nın kişiliğindeki arka sokaklara ilerlemeye başlıyoruz. Victoria’nın Berlin’in gettolarında yaşam mücadelesi veren, güçlü toplumsal kuralları “takmayan” umarsız arkadaşlarına karşı biraz da o “küçük hanımefendi” görüntüsünden sıyrılma ve kendini ispatlama çabasıyla gerçekleştirdiği ilk “masum” bira hırsızlığı, filmin ikinci yarısında başlayacak tempo ve heyecanın işaretlerini veriyor. (Hilal Turan)

Yazanın tamamını Hayal Perdesi’nin 48. sayısında okuyabilirsiniz.

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..