Sevgilim Hayat
HAYAL PERDESİ - Vizyon 08.02.2016

Sevgilim Hayat

 Ah, insan kendi renklerini, kendi fırçalarını ve kendi tuvalini bulana kadar birçok can sıkıntısını aşmak, pek çok ter dökmek zorundadır! (Nietzsche)

Çağan Irmak, yeni Türk sinemasında nitelikli popüler filmlere imza atan ve bilhassa Babam ve Oğlum’la (2005) seyirciyi salonlara yoğun bir şekilde çekmeyi başaran bir yönetmen. Türk seyircisinin bir filmden ne beklediğini adeta formülleştirerek, çok farklı kesimden insanları duygusal olarak yakalayabilen Irmak, bu yönüyle yeni Türk sinemasında Yeşilçam geleneğinin mirasçısı olarak nitelendirilebilir.

Asmalı KonakŞaşıfelek Çıkmazı gibi yine kitleleri takipçisi yapan başarılı TV yapımlarının ardından sinemaya yönelen Irmak’ın filmografisinin, Babam ve Oğlum ve Issız Adam (2008) gibi melodramatik yapımlardan Ulak filminde ilk sinyallerini verdiği fantastik öğelerle süslü masalsı anlatıma doğru kaydığını söylemek yanlış olmaz. Prensesin Uykusu’ndan (2010) sonra son filmi Nadide Hayat da bunun bir göstergesi sayılabilir.

“Bu Hayat Benim”

Her filminde toplumun farklı kesiminden karakterlere odaklanan Irmak’ın son filmi, ellili yaşlarında eşini kaybetmesinin ardından “Bu hayat benim” diyerek kendini gerçekleştirme arayışına giren Nadide’nin öyküsüne odaklanıyor. Nadide, tıpkı diğer Irmak karakterleri gibi içimizden biri. Ömrünün yarısını eşine ve çocuklarına adamış, bu uğurda kendi hayallerinden vazgeçmiş, gerekirse saçını süpürge etmiş orta yaş üzeri bir Türk kadını.

Eşini kaybetmesinin ardından çocukları dâhil herkesin “eşini hatırlayıp ağlayarak” kalan ömrünü tamamlaması yönündeki beklentisinin, rahmetli eşinin de katıldığı fantastik bir talk show programında vurgulanmasının ardından Nadide, masaya elini vurup ömrünün kalan yarısını “kendisi için” yaşayacağını söyler. Peki, ama nereden başlayacaktır? Başkaları için yaşamanın onun için bir yaşam tarzına dönüşmüş olması, bu yaştan sonra kendisi için yaşamayı sıkıntılı bir duruma dönüştürür. Koroydu, dikiş kursuydu derken hiçbir hobide kendini bulamayan Nadide, yıllar önce evlenirken eşinin akşam eve geldiğinde kendini karşılayacak bir güler yüz ve sıcak yemek beklentisine feda ettiği yarım kalmış üniversitesini hatırlar ve öğrenci işlerindeki memurun şaşkın bakışları altında Türkiye denizciliğini kurtarma hayalleri eşliğinde Su Ürünleri Fakültesi’nde dondurduğu hayallerine yeniden kayıt yapar. (Hilal Turan)

Yazanın tamamını Hayal Perdesi’nin 50. sayısında okuyabilirsiniz.

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..