Abbas Kiyarüstemi: “Sinemanın Geleceğinden Umutluyum”
HAYAL PERDESİ - Yorum 18.10.2014

Abbas Kiyarüstemi: “Sinemanın Geleceğinden Umutluyum”

51. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin bu yıl Yaşam Boyu Başarı Ödülü vermek için Antalya’ya davet ettiği Abbas Kiyarüstemi, moderatörlüğünü Alin Taşçıyan’ın, çevirmenliğini de Faysal Soysal’ın yaptığı bir master class’a katıldı. Yönetmenlerin kendi sinemalarını anlattığı master class’lardan farklı olarak, öncelikle Kiyarüstemi’nin hazırladığı yarım saatlik Yollar belgeseli gösterildi. Belgeselde, Kiyarüstemi yirmi beş yıldır yollara karşı büyük bir ilgi duyduğundan, onları fotoğrafladığından bahsediyordu. Yönetmenin çektiği fotoğraf ve görüntülerin kolajından oluşan belgeselde, aynı zamanda yönetmenin yollara olan ilgisini sorguladığını da gözlemlemek mümkündü. Belgeselin bir yerinde Kiyarüstemi, yollara olan nedensiz ilgimi keşfetmek için çocukluğuma gittim, kendimi sorguladım; yolları kendimi keşfetmek ve kendimle yüzleşmek için bir araç olarak kullandım diyordu. Kiyarüstemi sinemasının temel motifi olan yol/yolculuk kavramlarına giriş yapmak için Yollar belgeseli çok yerinde bir tercihti.

Yol/Yolculuk
Yönetmen kendi sinemasından ve yolculuk kavramından bahsederken, Batı ile Doğu’nun yolculuğu farklı bir şekilde ele alması üzerinde durdu. Batı’da yolculuk bir noktaya varmak için bir araçken, Doğu’da araçsal olmaktan öte kendi başına bir anlam ifade ediyor, bizzat yolun ve yolculuğa çıkma durumunun kendisi bir amaç.

Sanatın Evrenselliği
Kiyarüstemi’nin konuşmasında özellikle vurguladığı noktalardan biri de sanatın ve sanatçının evrensel bir dile sahip olması gerektiğiydi. Kendi sinemasında da söyleyeceği sözleri, farklı ülkelerde farklı dillerde, hiç tanımadığı oyuncuların ağzından aktarıp aktaramayacağını sorgulamak için yurtdışında da filmler çeken yönetmen, bu tür şeyleri kendisini denemek için bir fırsat olarak görüyor. Kiyarüstemi, yeni filmini de Çin’de çekecek. Sanatın, dinlerin ve kültürlerin evrensellik taşıdığını, sinemanın da özünde bundan beslenmesi gerektiğine değinerek yurtdışında çektiği filmlerde farklı kültürlere sahip ülkelerde olsa dahi kendi meselelerini o ülkenin diline ve kültürüne aktarabileceğine dikkat çekti. Aslı Gibidir (Copie Conforme) ve Sevmek Gibi (Like Someone in Love) filmlerini düşündüğümüzde gerçekten de Kiyarüstemi’ye hak vermemek elde değil. Farklı ülkelerde ama tematik ve estetik devamlılığa sahip iki film...
 
Yakın Plan ve Şirin
Program sırasında filmografisinde kendisini en çok etkileyen iki filmin Yakın Plan (Nema-ye Nazdik) ve Şirin olduğunu açıkladı. İki filmin de dönüp baktığında çok katmanlı yapısıyla kendisini şaşırttığını, her geçen sene bu filmlerde farklı katmanlar gördüğünü ifade etti: Filmleri çekerken düşündüklerimle şimdi filmlerde gördüklerim çok farklı, bu filmler benim o zamanki düşündüklerimin çok ötesinde anlamlar içeriyor.

Sansür
Soru-cevap kısmında, seyircilerden biri filmlerinin sansürle nasıl mücadele ettiğini ve sansüre karşı neler yapabiliriz diye sordu. Kiyarüstemi’nin filmleri hiç sansürlenmemiş fakat bir dönem İran’da gösterilmemiş. Filmlerim sansürlendi diye edebiyat yapan yönetmenlerden olmak yerine, sansürü aşacak yöntemler keşfeden yönetmenler önemli Kiyarüstemi’ye göre: Benim ülkemde çekilen en kötü filmler “bizim filmlerimiz rejim tarafından sansürleniyor” diyerek yurtdışında festivallerde dolaşıyor. Bunun kendilerine verdiği zarardan bahsederek, yönetmenin sansürü aşmak için yöntemler geliştirmesi gerektiğini ifade ederek konuşmasını bitirdi.

Mütevazı kişiliği, samimiyeti ve hazırcevaplığıyla dikkat çeken Abbas Kiyarüstemi, sinema konusundaki heyecanıyla daha çok film çekip bizleri de yolculuğuna ortak edecek gibi gözüküyor. Kişisel sorgulaması devam ettikçe filmleriyle sinemanın imkânlarını da genişletme yolunda büyük bir istek taşıyor. Bu yaşına rağmen sinemanın kurallarıyla oynama, yönetmen olarak kendini bir filmde arka plana atarak seyircinin filmle olan iletişimini anlamaya çalışma gibi kalburüstü yönetmenlerin bile burun kıvırdığı meselelere yoğun bir ilgi besliyor. İlerleyen zamanlarda Kiyarüstemi bizi şaşırtmaya devam edecek gibi… Peter Greenaway, Bela Tarr ve Godard gibi “sinema öldü” diyen yönetmenlere karşı, Kiyarüstemi sinemanın geleceği konusunda da daha iyimser. (Barış Saydam)
 
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..