Bitmesi yaklaşık sekiz yıla yayılan Mecid Mecidi'nin son filmi hakkında çokça spekülasyonlar yapıldı. Filmin nasıl bir perspektiften çekildiği, bütçesi, mekânları, film ekibi özellikle de Hazreti Muhammed’in (sav) suretinin gösterilip gösterilmeyeceği gibi konular bunlardan bazıları. Hatta bütün bu tartışmaların film hakkında bir gizemin oluşmasına sebebiyet verdiği bile söylenebilir.
Gizemin perdesini aralamak için filmi görmek gerekiyordu.
Biz de filmi seyretmek için Yalova'ya, Hayrettin Karaman Hoca'nın evine gittik. Dört kişiydik: Mecid Mecidi, İhsan Kabil, Hakkı Uygur ve ben. Alim bir zat olan Hayrettin Karaman Hoca son derece misafirperver bir karşılama yaptı. Biraz sohbetin akabinde üç saat süren filmin gösterimine geçtik.
Seyrin sonrasında müslümanların sinemaya yaklaşımından, çocuklara ve gençlere yönelik yapılması gereken çalışmalara, müslüman dünyanın sanata ilgisinden, müslüman tasavvurun sanat algısına kadar birçok mesele konuşuldu. Filmin sinema değerleri üzerine ayrıca durulur. Bu konulara pek girmek istemiyorum. Özellikle Peygamberimizin (sav) suretinin gösterilmesi meselesiyle gündeme gelen filmin Hayrettin Karaman Hoca tarafından makul ve anlamlı bir çalışma olarak değerlendirildiğini söylemeliyim.
Epik bir anlatıya yaslanan film, Çağrı’dan sonra Efendimizle (sav) ilgili farklı ve değişik bir yapım ortaya koyulabileceğini göstermesi açısından önem taşıyor. Mecidi, büyük sahnelerin içine gizlediği küçük ama etkili sahnelerle bazen seyirciyi önceki filmlerine de götürüyor. Bir misyon olarak gördüğü filmin yapımının zorluklarını ise muhtemelen ilerleyen zamanlarda kendisi röportajlarında dile getirecektir.
Film, Montreal Film Festivali'ndeki galadan sonra Türkiye'de de vizyona girmeyi planlıyor. Mecid Mecidi'nin Hayal Perdesi Sinema Topluluğu'na konuyla ilgili özel bir görüşme yapma sözü verdiğini de son olarak ekleyelim. (Murat Pay)