Türk Sinemasında Almanya’ya Göç
HAYAL PERDESİ - Yorum 25.03.2016

Türk Sinemasında Almanya’ya Göç

 
Gelişmekte olan birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de ellili yıllardan itibaren yoğun şekilde yaşanan iç ve dış göç sosyal, politik ve ekonomik sorunların bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkar. Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle girilen modernleşme sürecinde, altyapı yetersizliği ve sosyo-ekonomik yapıda oluşan zaaflar nedeniyle, kısa süre sonra sorunlar baş gösterir. Savaş sonrasında, Amerika’nın gelişmekte olan ülkelere yardımını kapsayan Marshall Planı’ndan Türkiye’nin de faydalanmasıyla tarımda makineleşme hızlanır. Köylere gelen traktör sayısının artışı, tarım işçilerinin varolan az sayıdaki iş olanaklarını kaybetmelerine neden olur ve bu durum önce iç, hemen ardından dış göçü tetikler. Bunun yanında altmışların ortasında, çoğu Avrupa ülkesi, İkinci Dünya Savaşı’nın neden olduğu derin ekonomik yaraları sarmak ve işçi açıklarını kapatmak amacıyla, yabancı işçi alımı yapma kararı alır. Savaşta en büyük yarayı alan Almanya, ekonomik yeniden inşa için zorunlu olan işgücü çağrısını Doğu Akdeniz ülkeleri, Yunanistan, eski Yugoslavya ve Türkiye’ye yöneltir.
 
1961’de Almanya ile Türkiye arasında yapılan anlaşmanın sonucunda iyice hızlanan göç sürecinde bu ülkeye giden ilk misafir işçiler, kentlerde yaşayan çoğunluğu kırsal kökenli bekâr erkeklerdir. Başlangıçta, yurt dışına göç edenlerin gitme nedenleri işsizlikten çok; düşük ücret, gelir yetersizliği, iş koşulları ve hayat düzeyini yükseltme çabası ya da bilgi, beceri ve görgü artırma isteği olarak gözlemlenir.1 Yetmişli yıllara gelindiğinde ise göçmen işçilerin profili değişir, iş olanaklarının giderek azalması nedeniyle köyünden çıkıp doğrudan yabancı bir ülkeye göç edenlerin oranı artar. Yine bu yıllarda Almanya’da yaşayan Türk işçilere, ailelerini yanlarına getirme hakkı tanınır. Buna paralel olarak geçici olarak gidilen topraklarda doğan veya yetişen, dolayısıyla oranın vatandaşlığını almaya hak kazanmış ikinci ve üçüncü kuşak göçmenlerin sayısı hızla artar.
 
Göç edenlerin ve geride kalanların yaşadıkları romanlara ve şarkılara olduğu gibi filmlere de yansır; zamanla Türkiye’nin çehresini tamamıyla değiştiren iç ve dış göçler Türk sinemasının en çok işlenen konularından biri hâline gelir. 1964 yılında Halit Refiğ tarafından çekilen Gurbet Kuşları Türkiye’de ilk kez iç göç olgusunu perdeye taşır. O yıllarda pek çok sosyal sorunu göz ardı eden Türk sineması, melodram türünde çekilmeye elverişli bir konu olması sebebiyle göçü ve göç edenlerin sorunlarını yalnızca sosyal gerçekçi filmlerde değil ticari filmlerde de sıklıkla işler. Dış göç olgusu ise, ilk kez Türkan Şoray’ın yönettiği Dönüş (1972) filminde karşımıza çıkar. Bunu, büyük tartışmalar yaratan Tunç Okan’ın Otobüs (1974), Şerif Gören’in Almanya Acı Vatan (1979), Tevfik Başer’in 40m² Almanya (1986) ve Sahte Cennete Veda (1988), yine Tunç Okan’ın Sarı Mercedes (1992) filmleri izler. Bu filmlerde ağırlıklı olarak, göç edilen Almanya’da yaşanan maddi sıkıntılar ve çalışma koşullarının güçlüğü, göçmenlerin içinde bulundukları kültürel hayata uyum sorunları ve dönüş hayalleri işlenir. Doksanlı yılların sonuna gelindiğinde ise yurt dışında, özellikle Almanya’da yaşayan Türk kökenli genç sinemacılar göçmenliğe dair bakış açılarını yansıttıkları birbirinden çarpıcı filmlerle konuya yeni bir boyut kazandırır. Bu sinemacılar arasında Fatih Akın’ın yanı sıra Ayşe Polat, Yüksel Yavuz, Thomas Arslan, Neco Çelik, Seyhan Derin, Buket Alakuş, Miraz Bezar isimlerini anmak gerekir. (Gülsenem Gün - Ayşe Toy Par)

-Yazının tamamını Hayal Perdesi’nin 51. sayısında okuyabilirsiniz.-

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..