Animasyonun Büyüyen Potansiyeli: Fransa
HAYAL PERDESİ - Yorum 22.04.2016

Animasyonun Büyüyen Potansiyeli: Fransa

 
Animasyon sektöründe ABD ve Japonya’nın dışında fazla ülke sayamayız. Son dönemde Kanada ve Çin önemli atılımlar yapsa da Fransa onların önünde yer alır. Özellikle iki binlerden sonra ivme kazanan Fransız animasyonu ABD ve diğer ülkelerle yapılan ortaklıklar sayesinde önemli filmlerin yaratıcısı konumuna geldi. Doksanlı yıllarda Walt Disney’in Paris’te kurduğu stüdyoyla Hercules (1997), Tarzan (1999) gibi filmleri üreten Fransa, son yıllarda Universal’in yatırımlarıyla önemli bir konuma yükseldi. Universal’in ortak çalıştığı Fransız Illumination Mac Guff şirketi Çılgın Hırsız (Despicable Me, 2010), Minyonlar (Minions, 2015), The Lorax (2012) gibi animasyonlarla Universal tarihinin en çok kâr eden filmlerini üretti. Pixar’ın Oyuncak Hikâyesi (Toy Story, 1995) ve Dreamworks’ün Shrek (2001) gibi filmlerine kıyasla üç-dört kat daha az bir bütçeye mal olan bu filmler Hollywood’un dış dünyaya açılma çabasının önemli ürünleridir.
 
Hollywood’un Fransa’ya yönelmesinde pek çok sebep var. Fransa’nın görsel efekt ve animasyonda sinemanın ilk yıllarına kadar uzanan köklü bir geleneğinin olması, Gobelins, Esma gibi dünyanın en iyi animasyon okullarından bazılarına sahip olması ve bu nedenle farklı ülkelerden yetenekli öğrencileri kendisine çekmesi bu sebeplerden bazıları. Ayrıca euro’nun dolar karşısında değer kaybetmesi ve birkaç yasa değişikliğiyle film sektöründe vergi azaltmalarına gidilmesi film yapımcılarına ekonomik anlamda avantajlar sunuyor. Kısıtlı bir sektöre sahip olan ve kısa animasyon alanında adından söz ettiren Fransız animasyonu için ABD ve diğer ülkeler önemli bir imkân yarattı. Uluslararası şirketlerin büyük bütçeli filmlerinde çalışma şansı bulan sektör büyüyerek bu filmlerin dışında kendine özgü daha fazla uzun metraj animasyon üretmeye başladı. Son dönem Fransız animasyonunun dikkat çeken iki ismi ve temel taşları Michel Ocelot ile Sylvain Chomet Kiriku ve Büyücü (Kirikou et la sorcière, 1998), Belleville’de Randevu (Les triplettes de Belleville, 2003) ve Sihirbaz (L’illusionniste, 2010) ile uluslararası arenada önemli başarılara imza attı. Luc Besson’un yönetmenliğini yaptığı Arthur serisi, Marjani Satrapi’nin Persepolis (2007)’i ile kısa animasyon alanında tanınan Skhizein (2008), French Roast (2008), Oktapodi (2007) ve Logorama (2009) gelişen Fransız animasyonunun son dönemde göze çarpan eserleri arasında yer alıyor. 
 
Fransız animasyonu temellerini sinemanın doğuşundan önce atan köklü bir tarihe sahip. Lumière Kardeşlerin Sinematograf’ından ve Skladanowsky’nin Biyoskop’undan önce 1892 yılında filmler üzerine çizdiği resimleri hareketlendirerek gösterimler düzenleyen Emile Reynaud’nun üç filmi ilk animasyonlar olarak sayılabilir. Reynaud’nun Praxinoskop adını verdiği aletle uzun yıllar yaptığı gösterimler Sinematograf’ın bulunmasıyla demode olsa da daha sonra geleneksel animasyonun temellerini atan Emile Cohl’un ürettiği Fantasmagorie (1908) filmine ilham kaynağı olur. (Koray Sevindi) 
 
-Yazının tamamını Hayal Perdesi’nin 51. sayısında okuyabilirsiniz.-
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..