Zıtlıkların İzafiyeti: Anders Thomas Jensen
HAYAL PERDESİ - Yorum 30.09.2016

Zıtlıkların İzafiyeti: Anders Thomas Jensen

 
Kara mizah türünde eser veren ve absürd bir sinema diline sahip olan yönetmenin filmografisine bakıldığında iki farklı tarzdan bahsedilebilir: İlki, Susanna Bier ile yaptığı filmler; ikincisi ise, senarist ve yönetmenlik koltuğunda kendisinin olduğu filmler. Bier-Jensen ortaklığındaki filmler klasik dramaya örnektir. Absürd öğelerin neredeyse hiç olmadığı bu filmlerde, adalet, intikam, aşk, aile bağları gibi temalar işlenir. Karakterlerin ürpertici sayılabilecek dilemmalara sürüklendiği hikâyeler, bu dilemmaların çeşidi ve çözüm şekli açısından farklıdır. Bu farklılaşma Jensen’in Bier’le birlikteliğini sinema adına verimli kılar. Jensen’in yönetmenliği ve senaristliğinde yalnız olduğu filmlerdeki (Trier ya da Refn filmleriyle karşılaştırıldığında) belli bir estetikten mahrum kalışı, Bier yönetmenliğinde telafi edilir. Kuşkusuz bu telafide Jensen’in absürd dilinin olmadığı bir estetik hâkimdir.
 
Yönetmen, sinema kariyerine, biri Oscar ödüllü olan iki kısa filmle, Ernst & The Light (Ernst & lyset, 1996) ve Election Night (Valgaften, 1999) ile başlar. Kısa filmlerle tarzını hissettiren Jensen; Flickering Lights (Blinkende lygter, 2000), The Green Butchers (De grønne slagtere, 2003), Adem’in Elmaları (Adams æbler, 2005), Men & Chicken (Mænd & høns, 2015) filmleri ile de aynı tarzı farklı temalarla sürdürür. Kara mizah türündeki bu filmlerde aile ve toplum içi ilişkiler, suç, ahlâk, din gibi konular absürd bir dille ele alınır. Filmlerinde özellikle bu türü seçmesinin nedenini, kara mizahın başka türlere göre çok daha fazla sorgulama alanı açması şeklinde belirtir. Karakterlerin diğer zihinsel veya bedensel engelli karakterlerle dalga geçmesi, yönetmenin bu türü provokatif bir şekilde kullandığını gösterir. Her şeyin sınırsızca tartışılması gerektiğini düşünen Jensen, hayatın “iyi” ve “kötü” şeklinde sınıflandırılamayacağını; böylesi ikili bir sınıflandırmanın tehlikeli olacağını söyler. Adem’in Elmaları’nda Peder Ivan’ın, tartışmak için en uygun zamanlarda “Bunu tartışmak için uygun bir yer değil” veya “Bunu burada tartışmayacağım” şeklindeki serzenişlerine karşın tartışmanın anlamsız olacağı yerlerde tartışmaya büyük bir istekle girdiği görülür. Yönetmen, hangi konuların tartışılabilir, hangilerinin tartışılamaz olduğuna dair genel kanının rastlantısal olduğunu ve -insan hırsı ve egosuyla- sınırlı ya da sorunlu olduğunu vurgular. Ivan’ın dünyasında meselelerin tartışılabilirliğinin sorunlu bir yapı üzerine kurulması gibi; bu durum, toplumun hayat pratiklerine verdiği dokunulmazlık için de geçerli olabilir. (Esra Toy)
 
 
(Yazının tamamını Hayal Perdesi’nin 54. sayısında okuyabilirsiniz.)

 

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..