ABD’nin New York eyaletinde peçeli Müslüman bir kadın sokakta yürürken önünden geçtiği duvarda birer haç ile gamalı haç simgeleri arasına sıkıştırılmış “Muslims Go Home” (Müslümanlar defolun) yazdığını görür. O an karşısında Müslüman iki adam belirir. Kadın, adamların yanından geçerken, onlardan birine duvardaki yazıyı ima ederek, “Şimdi mutlu musun?” diye sorar ve hızını kesmeden yoluna devam eder. Şaşıran adamlar duvara dönerler ve oldukları yerde bakakalırlar. Kadının “Şimdi mutlu musun?” diyerek laf çarptığı ve adeta suçladığı kişi, kısa bir süre önce vahşice işlenmiş bir cinayetin zanlısı olarak ülke gündemine oturan Pakistan asıllı ABD vatandaşı Nasir Khan isimli gencin babası Salim Khan’dır.
Bu sahne, Temmuz ayında gösterime giren HBO yapımı Amerikan dizisi The Night of’un en çarpıcı sahnelerinden. The Night of, başarılı ve temiz sicile sahip bir üniversite öğrencisi olan Nasir Khan’ın ısrarla “işlemediğini” iddia ettiği cinayetle başlayan hukuk mücadelesini konu ediniyor. Zamanla her aşaması iddia makamı ile savunma makamı arasında incelikle oynanan bir satranca dönüşen The Night of, cinayet davası üzerinden Nasir Khan ve ailesinin dramının yanı sıra Müslüman kimlikleri nedeniyle topyekun İslamofobik taciz ve saldırıların hedefi olan ABD’deki İslam toplumunun mağduriyetlerini ekrana taşıyor. Her yıl yüz binin üzerinde -çoğu vahşice işlenmiş- cinayete ev sahipliği yapan ABD’de, cinayetlerin ekseriyeti gündemde yer bulmuyor. Ancak işlediği cinayet sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen ABD’li Müslümanların bu türden bir olayın zanlısı ya da faili olması, gündemde büyük yer işgal etmesini ve Müslümanlara yönelik topyekûn bir “şiddetin kaynağı ya da katil olduklarına” yönelik linç kampanyasını da beraberinde getiriyor. (Sadık Şanlı)
(Yazının tamamını Hayal Perdesi’nin 54. sayısında okuyabilirsiniz.)