Bildiğimiz hikâye; işçi olarak gittiği Almanya’dan son model arabasıyla dönen Bayram’ın hikâyesi. Tunç Okan 1992 yapımı Fikrimin İnce Gülü/Sarı Mercedes filmiyle Adalet Ağaoğlu’nun romanını sinemaya uyarlıyor. Film ile roman paralel ilerliyor: Hayalindeki bal rengi Mercedes’e kavuşan Bayram’ın köyüne dönüş yolculuğunda, bilinçaltında sakladığı geçmişi ortaya dökülür. Yönetmen, geriye dönüş tekniğiyle zamanda sıçramalar yaparak Bayram’ın benliğini açığa çıkarır. En nihayetinde hikâye, Bayram’ın kendisiyle yüzleşme trajedisine dönüşür. Sınıf atlamanın gururuyla yola çıkan Bayram, yolun sonunda vardığı noktayı kabullenemez. Bayram, arzu duyduğu nesneye ulaşmak için sevdiği kızı arkasında bırakır, arkadaşına ihanet eder. Atladığı eşiklere rağmen ne köyünü ne sevdiği kızı yerinde bulur. Bir çobandan “karaktersiz Bayram”ın hikâyesini dinler ve kendisini savunmak için gerekçeler uydurur. Bayram’ın yaşadığı çatışmanın temelinde ise arzu nesnesi var.
Bayram’ın bilinçaltında arzu duyduğu tek nesne, sarı Mercedes. Bayram, bu arzu nesnesine ulaşmak için “erkekliğini bir yana koyar.” Mercedes’e ulaşarak tamamlanmaya çalışan Bayram, bu uğurda feda ettikleriyle daha da eksilir. Fakat Bayram, Mercedes’in meta değeri karşısında büyülenir. Mercedes, onun için fetiş bir nesne olur. Yemez içmez ve sonunda bir Mercedes’e sahip olur. Böylece, hayal ettiği nesnenin ona bütün kapıları açacağına inanır. Nitekim Bayram’ın kadınsızlığına karşın Mercedes’in kadınları büyüleyen bir tarafı da vardır. Ancak bu kozu oynamayı beceremez. (Bahar Yıldırım Sağlam)
(Yazının tamamını Hayal Perdesi’nin 55. sayısında okuyabilirsiniz.)