Söyleşi
Faruk Hacıhafızoğlu SÖYLEŞİ:Betül Durdu Faruk Hacıhafızoğlu ilk filmi Kar Korsanları’yla 12 Eylül Darbesi’nin ardından kömür verilmeyerek cezalandırıldığına inanılan Kars’ta kömür peşine düşen üç çocuğun hikâyesini anlatıyor. Film, dünya prömiyerini 65. Berlin Film Festivali Generations bölümünde gerçekleştirildikten sonra pek çok festivalden ödülle döndü. Yönetmen Faruk Hacıhafızoğlu ile filmin hikâyesini, konu aldığı 12 Eylül dönemini ve projenin süreçlerini konuştuk.
08.02.2016 Tanık Olduklarımı Anlattım

Filmin hikâyesi nasıl ortaya çıktı?

Hikâyenin kaynağı bir anı. Ailem Almanya’da yaşıyor. Onları ziyarete gittiğimde sert bir Şubat ayıydı ve kar yağıyordu, soğuktu. Orada annemle sohbet ederken o hatırladı kömür meselesini. Benim kömür toplama hikâyemi anlattı. Filmdeki kömür toplayan çocuklardan biri benim. O sohbetten yola çıkarak yazmaya başladım. Hikâyeyi anlatmaya karar verince hem kendi kişisel deneyimlerimden hem de ülkenin deneyimlerinden döneme ait notlar almaya başladım. Birkaç yıl not alarak senaryoyu yavaş yavaş oluşturdum.

Filminizin projelendirilme süreci nasıl gelişti?

İlk olarak sinopsis ve treatmanla Kültür ve Turizm Bakanlığı’na Senaryo ve Diyalog Geliştirme dalında başvuru yaptık ve oradan destek aldık. Daha sonra senaryoyu yazıp tekrar bakanlığın yapım desteğine başvurduk. Yine destek çıkınca çekim aşamasına geçtik. Filmi 2013’ün Ocak-Şubat aylarında çektik.

Oyuncu seçimlerini nasıl gerçekleştirdiniz? İlk filminizde amatör oyuncularla çalışmak nasıldı?

Kars’ta ne kadar ilk ve orta öğretim kurumu varsa buralarda ilan verdik. Üç-dört hafta boyunca iki bin kişiyle görüşerek çocuk oyuncuları seçtik. Yetişkin karakterlerde de çocukluk arkadaşlarımı, eski komşularımızı bazen yoldan geçen herhangi birini oynattık.

Profesyonellerle daha önce çalışmadığım için amatörle profesyonel arasındaki ayrımı bilmiyorum. Çocuklar açısından bakınca beraber çalıştığımız arkadaşlar iyiydiler, o yüzden zor olmadı. Çocuk oyunculara sadece kameraya bakma, gürültü yapma dedik. Çocuklar role teşne, oyun onların içinde var. Kendilerini role verince çocuklardan iyi bir oyun almak kolay oluyor. Yetişkinlerde biraz zorluk çektik çünkü yetişkinler utanabiliyor, role girmek istemeyebiliyor.

Dedeyi oynayan benim dayım. Ona savaşla ilgili bir repliği söylettiremedik. Başka bir oyuncu o dönemin çizgili pijamasını giymek istemedi. Pijama onun prestijini bozacağı için oynamadı. Yetişkin oyuncular tek tük böyle sorunlar çıkardılar. Başka sıkıntılar da oldu. Bir oyuncumuzun köyde ineği doğuracakmış, ona gitti. Hesapta olmayan işler oluyor çünkü herkesin kendi günlük hayatı var ve sana vakfedemiyor zamanını.

Ağır hava şartlarının hâkim olduğu bir coğrafyada set ekibini nasıl koordine ettiniz?

Çekim koşulları bizi en zorlayan kısımdı çünkü hem kar yağışı hem soğuk. Öte yandan, çekimlerin ikinci haftasından sonra güneş çıktı. Güneş olunca senaryoya göre çekemiyoruz ve yansıma yüksek olduğu için ışığı ayarlayamıyoruz. Sette hazırlandığımızı değil, başka bir sahneyi çekmek zorunda kalıyorduk. Ekip hastalandı, dört gün yattı. Serum yemeyen bir tek başroldeki çocuklar ve bendik, doğa koşullarına alışık olduğumuz için. Görüntü yönetmenimizin çekimlerden iki gün önce bir kazada kolu kırıldı. Tek kolla çekti, bırakmadı filmi, sağ olsun. Soğuktan ses operatörü arkadaşımızın kulağı iltihaplandı. Sonra kamyon sahnesinde kömürlerin dökülmesi gerekiyor, damper kalkıyor ama kömür dökülmüyor, donmuş. Bir daha yüklüyoruz, tekrar donuyor. Bir zulümdü ki sormayın.

Betül Durdu’nun yaptığı söyleşinin tamamını Hayal Perdesi’nin 50. sayısında okuyabilirsiniz. 

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..