Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
05.12.2011 Hugo Rüyanın Makinesi, Makinenin Rüyası Aybala Hilâl Yüksel

Martin Scorsese, Brian Selznick’in The Invention of Hugo Cabret isimli çocuk romanından uyarlanan son filmi Hugo ile 3D kervanına katılmış oldu. Duvarların içinde yaşayan kimsesiz bir çocuğun 1930’ların Paris’inde babasından miras kalan bir gizemi çözme gayretini sinemanın ilk zamanlarına götüren sihirli bir yolculuğa dönüştüren olay örgüsü ile bir çocuk filmi olmaktan çıkan Hugo, her yaştan sinemaseverin keyifle izleyebileceği bir nitelik taşıyor.

 

Lumiere kardeşlerin icat ettiği sinematograf ile çektikleri ilk kısa filmler üzerine Georges Melies bu yeni keşfin getirdiği zengin imkânları fark eder. Sinemada bugün kullanılmaya devam eden pek çok tekniğin ilk örneklerini ortaya koyan Melies, işe, sihir numaralarını filme alarak başlar. Sinema tarihinde ilk kez montajı kullanarak yaptığı hileler ile “Sinemanın Sihirbazı” olarak ünlenir. İlk zamanlar çekilen filmlerin belgeselvari yapısını bir kademe daha yukarı taşır ve akıl almaz hikâyeleri görselleştirmeyi başarır. Bu filmiyle Scorsese’nin, Melies’nin sinema görüşünü sahiplendiğini veya daha akla yatkın bir yaklaşımla sinema görüşünü Melies üzerinden beyazperdeye taşıdığını söylemek mümkündür.

 

Başka bir yönetmenin filmlerini olduğu gibi, üstelik geniş yer ayırarak yeni bir film içinde yer verilmesi sık tanık olabileceğimiz bir durum değil şüphesiz. Ancak filminin bütünlüğünü bozmadan yorumlayacağı konusunda kendinden emin bir yönetmenin cesaret edebileceği bu denemeyi, Scorsese filmin içinde izlenen bir asır önce çekilen filmler ile onların kamera arkası görüntülerinin yeniden canlandırılmaları arasındaki geçişlerle birlikte seyirciyi hiç rahatsız etmeden kotarır. Seyircisini filmin içine dâhil eden ve yalnızca çizdiği güzergâhta yaşamasına izin veren bu biçimsel “başarı”yı, film ile film olmayan arasındaki çizgiyi silikleştirmenin çok katmanlı bir örneği olarak anlamlandırmak yerinde olacaktır. Hâlbuki filmde söylendiği şekliyle “gündüz vakti görülen rüyalar” üreten sinema bu çizgiyi fark edilir kılmayı başardığı sürece, muhatabına yaşadığı tecrübe üzerine düşünme ve sorgulama imkânı tanıyacaktır. Rüya gibi kişiye has ve içten doğan bir tecrübeyi taklit dahi etse tabiatıyla kolektif bir üretimin ürünü olan film ile gösterilenin gerçekliğinden sual olunmasına alan açmayan bir düzlemde buluşturulan seyircinin, ferdiyetini koruyarak filmle ilişki kurması elbette olası değildir.

 

Peki, izleyicisini pasif kılan bir anlatının kime ne zararı olabilir? Bir filmin tüm unsurlarında onu üreten zihni yapının işleyiş tarzından izler bulabileceğimizi görmek için Hugo’nun en “masum” sahnelerinden birine daha yakından bakmak zihin açıcı olabilir. Yaşayan her insanın anlamlı ve değerli olduğu gibi klasik bir temayı vurgulayan filmin bu meseleyi ortaya koyarken kullandığı benzetmeler ve akıl yürütme dikkate değerdir. Tüm insanları kocaman bir makinenin parçaları olarak temsil ettikten sonra, her bir parça için işlevsellik (fayda) üzerinden yapılan anlamlılık tanımı pragmatist düşüncenin su katılmamış bir örneği olarak göze çarpar. Hele ki fıtratın bozulmamış hâlinin hayat bulduğu çocukların izleyeceği filmler seçilirken, filmin dokusuna sinen zihni ve felsefi duruş ve bunun sunuluşunun kıstas alınmasının önemi ortadadır.

 

19. yüzyılın sonunda film çekmeye başlayan Melies, elindeki kısıtlı imkânları ihtiyaçlarına göre yoğurmuş ve bugün bile ilgiyle izlenen filmler çekmeyi başarmıştır. Bugün 21. yüzyıl şartlarında onun hayatını ve sinema macerasını filme alan Scorsese’nin elinin altındaki son teknoloji ürünü ekipmanlar ve yazılımlar hikâyesini anlatırken Melies’ye nispet yaparcasına bir hareket özgürlüğü tanır. Bundan yüz yıl geçtikten sonra Hugo namındaki filmi coşkuyla hatırlayan veya izleyemeye devam eden olur mu bilinmez; ama bugünün şartlarında artıları-eksileri bir yana, bilhassa sinema tarihi ile içli dışlı seyirciler için çok keyifli iki saat vaat ettiği ortada.

 

YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..