Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
22.07.2016 Zootropolis: Hayvanlar Şehri Demokrasinin Gizli Kusuru Aybala Hilâl Yüksel
Uyarı: Bu yazı filmdeki bazı sürprizleri içerir.

Hayvanların başrolde olduğu politik taşlama denince ilk akla gelen George Orwell’ın Hayvan Çiftliği’dir. Hayvanların insanlara karşı gerçekleştirdiği devrimi ve sonrasında kendi aralarında benzer bir baskı rejimi kurmalarını konu alan roman (ve uyarlama film) doğrudan Stalin dönemi tecrübesini hedef alır. 2016 yapımı Disney animasyonu Zootropolis: Hayvanlar Şehri ise insanları tamamen işin içinden çıkararak hayvanların kurduğu bir medeniyeti canlandırır. Farklı türlerden hayvanların birlikte uyum içinde yaşadığı bu medeniyette değişen güç dengeleri hikâyenin bel kemiğidir. Film, demokratik sistemlerde tercihlerin manipülasyonuna ve iktidar için kurgulanan oyunlara dair ipuçları içerir. Zootropolis: Hayvanlar Şehri Disney’in animasyon anlayışının bir yansıması olarak fazlaca naif bir dil takınsa da güncel siyasete dair sözünü söylemekten geri durmaz.
 
Herkesin istediği her şeyi olabileceğini vaat eden Zootopia, ülkeler içinde en çok Amerika’ya, şehirler içindeyse en çok New York’a benzer. Eskiden hayvanların vahşi olduğu çağlarda kelimenin tam manasıyla birbirini yiyen türler, evrimleşerek birlikte yaşamayı öğrenmiş gibidir. Her ne kadar şehirdeki ortak kullanım mekânları türler arasındaki fırsat eşitsizliklerini ortadan kaldıracak şekilde düzenlense de Zootopia’nın da açıkça dile getirilmeyen sınırları vardır. Bu sınırlar, “sevimli” tavşan Judy’nin polis memuru olmak için çıktığı yolda karşılaştığı engellerle kendini açık eder. “Özgürlükler şehri” Zootopia’da da en nihayetinde bütün hayvanların yaradılıştan getirdikleri özelliklere uygun meslekler seçmeleri, kendi türleri ile birlikte tabiatlarına uygun görülen gettolarda yaşamaları beklenir.

Korku Politikaları
Hayvan Çiftliği’nin her bir türün farklı bir toplumsal sınıfı temsil ettiği komününün aksine Hayvanlar Şehri’nde toplum, yönetici ve yönetilen sınıfı yansıtan av ve avcı hayvanlar olarak iki gruptur. Yönetici ve karar verici zümre, doğuştan getirdikleri -fiziksel üstünlükle betimlense de ailevi veya mali avantajlar olarak da düşünülebilecek- bazı üstünlüklerle karakterize edilen avcılardan oluşur. Yüzde onu avcılardan, yüzde doksanı ise avlardan oluştuğu hâlde avcılar tarafından yönetilen bu toplumda koyunların aklına sayısal üstünlüklerini iktidara dönüştürecek bir hile gelir. Bellwether’ın liderliğindeki koyunların azınlıktaki avcıları sindirmek ve toplum içindeki görünürlüklerini azaltmak için kurguladıkları plan ise korkudan beslenir. Koyunlar, avcı hayvanları tersine evrimleştirerek yeniden vahşileştirip toplum için birer tehdide dönüştüren biyolojik silahı stratejik noktalarda kullanır. Av hayvanlarının avcılara karşı hâlihazırda var olan güvensizlikleri koyunların tetiklediği olayların yarattığı panik atmosferiyle pekişir. Böylelikle koyunlar avcıları sindirecek kamuoyunu oluşturmayı başarır.
 
Terörün dünyanın her yerinde bilhassa da Orta Doğu’da siyasete yön veren, liderleri ve rejimleri değiştiren temel faktörlerden biri olması gibi Zootopia’daki bu eylemler de şehrin toplum sözleşmesinde çatlaklar oluşturur. ABD’nin Orta Doğu’da bir dizi savaşa girmesini sağlayacak kamuoyunun oluşması için en meşhurları 11 Eylül, El-Kaide olan bir dizi terör olayına ve örgütüne ihtiyaç duyması, başkan adayı Donald Trump’ın üç milyon Müslüman’ın yaşadığı ülkesine Müslüman göçmen ve turistlerin girişinin engellenmesi gibi bir fikri ortaya atabilmesi için IŞİD’in düzenli aralıklarla bomba patlatmasının gerekmesi gibi. Demokrasilerin korku politikaları ile yönetilmesi özellikle bu coğrafyanın insanları için yeni bir bilgi değil.
 
Yürütülen korku siyaseti neticesinde, çoğunluğun azınlık üzerinde bir baskı rejimi kurmasına sebep olabilecek tipik demokrasi zaafı Zootopia’da da gerçekleşir. Korkuyla tetiklenen hayatta kalma dürtüsü, demokrasiyle yönetilen Zootopia’da demokrasiyi yöneten esas değişkendir, tıpkı bütün dünya demokrasilerinde olduğu gibi. Demokrasinin zayıflıklarını tartışmaya açan filmin ABD seçimlerinin gerçekleşeceği 2016 yılında vizyona girmesi de ayrıca anlamlı.
 
Zootropolis: Hayvanlar Şehri’nde politik taşlama için fazlaca naif bir üslup seçilse de, siyasetin doğasına dair ciddi tartışmalara kapı aralanır. Zira gerçekten de medeni bireyler tıpkı vahşi hayvanlar gibi içgüdüleriyle hareket edebilir, eylem ve kararlarının ekserisi savunma mekanizmasına dayanan reflekslerin sonucu olabilir. Özellikle malumatın bol, gerçek bilginin ise az rastlanır olduğu bu enformasyon devrinde kamuoyunu yönetmek kolaylaşırken, kamunun oyuna dayanan demokrasiler giderek kırılganlaşır.
 
YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..