Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
27.07.2017 Zombi Ekspresi Klişe Bir Tür Filmi Koray Sevindi

Tür filmleri yenilik ve farklılık yapma ihtiyacı hissetmeden, “tutan” belirli kalıplar üzerinden iş üretmeye dayalıdır. Bu yüzden sinema tarihi boyunca ticari kaygılar güden film yapımcıları tarafından çokça tercih edilir. Zamanla sinemanın endüstri tarafını taşıyan en önemli ayaklardan tür filmlerinin kendi içinde alt türler oluşturarak dallanması da kaçınılmaz. Özellikle Batı kültürüne ait referanslarla ilerleyen ve edebiyattan beslenen korku sineması pek çok alt türler oluşturur. Vampir, canavar, hayalet, kurt adam vb. muadilleri düşünüldüğünde onlardan daha farklı kültürel referanslar içeren -ve aslında köken olarak Batı kültürüne yabancı bir kavram olan- zombiler zamanla korku türünün temel taşlarından biri olur.  

Günümüzdeki zombi filmlerinin kökeni George A. Romero’nun düşük bütçeli filmi Yaşayan Ölülerin Gecesi’ne (Night of the Living Dead, 1968) uzanır. Romero’nun filmlerinden önce de pek çok “yaşayan ölü” filmi yapılır; fakat zombilerin bir tür olarak ortaya çıkması Romero’nun yığınlar halinde hareket eden ve bir çeşit yağma kültürünün parçası olan “et yiyici ölülerinden” gelir. Romero Vudu geleneğinden gelen “zombi” kelimesini filmlerinde kullanmaz ama daha sonraları bu kelime onun ölüleriyle özdeşleşir. Tüketim toplumuna ve dönemindeki siyasi olaylara göndermeler yapan yönetmen, ırkçılık ve ötekileştirme mevzularına değinen önemli filmler ortaya koyar. Yaşayan Ölülerin Gecesi’nde siyahi bir başrol oynatması bile dönemin şartlarında önemli bir tercihtir. Sonraki yıllarda benzer tarzda filmler çıksa da zombi kavramının altı boşaltılır. Zombilerin doğrudan kültür endüstrisi malzemesi yapıldığı ve bir kötülük timsali olarak resmedildiği işler üretilir.
 
Zombi virüsünün istila ettiği Güney Kore’de trenle seyahat eden bir grup insanı konu alan Zombi Ekspresi de zombileri popüler kültür imgesine dönüştüren ve ticari kaygıları önceleyen bir film. Filmi bu yönüyle son yıllarda ciddi ivme kaydeden ve önemli yönetmenler çıkaran Güney Kore sinemasından ayırmak gerekiyor. Filmin sinemadan daha çok son dönemde revaçta olan ve Türkiye’ye de çokça ithal edilen Kore dizilerinin ticari mantığından beslendiğini söylemek daha doğru. Zombi Ekspresi yapbozları doğru yerlere yerleştirerek, tam bir Hollywood filmi gibi ilerliyor. Teknik kalitesi de iyi olunca ortalama seyirciye hitap eden ticari anlamda başarılı bir film ortaya çıkıyor. Ama senaryo ve karakter çözümlemeleri üzerinden incelendiğinde daha önceki filmlerden kopya edilen, derinlik içermeyen, klişelerle yoğrulmuş “basit” bir filmden öteye geçemiyor. Hedef kitlesi iyi seçilerek bu kitleye yönelik argümanlar iyi belirlenmiş ve bunlar oldukça iyi bir araya getirilmiş; fakat bu bütünsel anlamda iyi bir film ortaya koymak için yeterli değil. Karakterlerin karikatürize edilmesi, iyi-kötü dengesinin arasının çok açık olması, karakterlerin ani dönüşümleri, didaktik diyaloglar filmi pek çok açıdan vasata çekiyor. Hikâye kurgusu ve sürekli devam eden aksiyon, filmi iyi bir seyirlik haline getirse de drama yönünün dengelenememesi filmi melodrama yaklaştırıyor.
 
Baba-kız ekseninde ilerleyen film farklı karakterler ve farklı hikâyeler barındırdığı için seyir açısından avantajlı bir senaryo ağına sahip. Fakat senaryodaki bağlanma noktaları filmi fazla “film gibi” gösterip, gerçeklikten uzaklaştırınca hikâyenin inşa edildiği mekanik zemin hissediliyor. Zombi Ekspresi günlük hayatta birbirinden uzak olup bir olayın yakınlaştırdığı baba-kız, işleri yüzünden eşine ve çocuğuna zaman ayıramayan baba, çocuktan al haberi tarzı diyaloglar, kavgayla başlayan dostluklar, kötü adamın CEO olması ve “ters ninja kanunu” gibi bir dolu klişe barındırıyor. Tabii klişenin başarılı olduğu için klişeleştiği düşünülünce, ticari bir işte bu yola başvurmak mantıksız görünmüyor. Filmdeki iki canlı insan grubu arasındaki ötekileştirme sahnesi ise oldukça başarılı. Romero’nun filmlerinden bildiğimiz insan-insan çatışması üzerinden giden bu kısım asıl problemin zombi-insan çatışması olmadığını öne çıkararak insanın bencilliğine gönderme yapıyor. Fakat filmin başka yerlerinde de altı çizilen bencillik mevzusu “doğrudan” verilmeye çalışılınca, filmdeki sınıf çatışması meselesinde olduğu gibi mevzu didaktikleşiyor ve seyirciye geçmiyor.
 
Filmdeki aşırı hareketli zombi formu da son dönemdeki zombi trendine uygun. Zombilerin hareketlerine dönemsel olarak bakıldığında, Romero filmlerinde yavaş ve ağır aksak ilerleyen zombiler görülür. İki binlerde 28 Gün Sonra (28 Days Later, 2002), Ölülerin Şafağı (Dawn of the Dead, 2004) gibi filmlerle koşmaya başlayan zombiler; Dünya Savaşı Z (World War Z, 2013) ile hayvansı bir çevikliğe ve hıza ulaşır. Günümüz teknolojisine, tüketim toplumunun değişen alışkanlıklarına ve hızlanan hayatla birlikte değişen seyirci beklentisine paralel olarak gelişen bu hızlanma, Zombi Ekspresi’nde de var. Filmdeki zombi-insan çatışmasının basit bir öldürme pratiğine indirgenmesi, filmi bir video oyununa doğru eviriyor. Filmlerinin drama tarafını güçlendirmeye çalışan Romero’nun filmleri ya da Walking Dead dizisi gibi iyi örneklerin yanında Zombi Ekspresi’nin dramatik dünyası zayıf kalıyor. Klişeler üzerine kurulan mekanik yapı, filmi taşıyamıyor ve yönetmen bu açığını sürekli devam eden aksiyonla kapatmaya çalışıyor.
 
Zombi Ekspresi üzerine çok fazla düşünmeye mahal vermeyen, zombileri sadece aksiyona malzeme yapan, karikatürize tipleriyle ve klişeleriyle “benim hedef kitlem belli” imajı veren bir film. Seyirciye iyi vakit geçirten, zaman zaman duygulandıran, sürükleyici bir film olmaktan ötesini vaat etmiyor. Filmin finalinde de “Tanrı ordumuzu korusun” vurgusuyla Hollywood klişelerini tekrarlıyor. Böylece bağımsız sinemadan ayrılan yönetmen sınırlarını net bir şekilde belirleyip riske girmiyor. Türün iyi örneklerinde sıkça gördüğümüz “gore” sekansların kullanılmaması da filmin “risksiz” tercihleriyle tutarlı görünüyor.
 
 
YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..