Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
09.12.2011 Jane Eyre Sözün Yaraladığı Bir Aşk Hikâyesi Aybala Hilâl Yüksel

Sahip olduğu ahlâki değerler ve bunların arkasındaki güçlü duruşu ile bir kadın karakterin idealize edilmesi sık karşılaştığımız bir durum değil. Amerika ve Avrupa sineması özelinde baktığımızda, bu kategoride sayabileceğimiz film sayısı daha da azalır. Bu bağlamda değerlendirilirse; onurunu korumak adına en büyük tutkusunu geride bırakabilen, maruz kaldığı onca kötülüğün karşısında yozlaşmamış ve kin tutmamış Jane Eyre’in “hüzünlü hikâyesinin” benzerlerine kıyasla ne kadar farklı bir yerde durduğu görülür. Sözleri ve davranışlarındaki tutarlılığı ortaya koyarken, iç çekişmelerinin ve zaaflarının da göz ardı etmeyen tavrı ile “yaşar” kıldığı tipin seyirciyle kuracağı ilişkiyi de oldukça sağlam bir zemine oturtur.

Filmde canlandırılan Victoria Devri’nin toplumsal yapısı hesaba katıldığında kendi ayakları üstünde duran, kendi kararlarını alan, duygu ve düşüncelerini eğip bükmeden ifade eden Jane’in durduğu yerin ne kadar sıra dışı olduğu daha iyi anlaşılır. “Özgür doğanın boyun eğmemesi gerektiğine” inanan Jane, sözleri ve hareketleri ile gerek kadın-erkek gerekse farklı sosyal sınıflar arasındaki eşitsizlikleri hayatına ölçü olarak kabul etmediğini gösterir.

 

Jane’in Thornfield Malikânesi’nden kaçışı ile başlayan film, anıları içinde kaybolmuş genç kadının gerçekliğine uygun olarak geçmişe dönüşlerle ilerler. Bu tercih, geleceğe dönük adımlar atmanın ve hatta hayal kurmanın ancak geçmişinin -hiç değilse- zihinsel muhakemesini yaptıktan sonra olası olduğunu vurgular. Ayrıca bu etkili açılış sahnesi ile filmin hâkim duygusu daha ilk dakikalarda seyirciye aktarılmış olur. Gitmek acı verse de, gideceği yeri bilmese de doğru bildiği yolda kararlılıkla ilerliyor oluşu, Jane’in hayatının bir özeti sayılabilir zira.

 

Çocukluğunda yaşadığı travmatik olayların anlatımı sırasında, Jane’in gerilimli iç dünyası filmin diline de yansır. Mürebbiyelik yaptığı malikânede sürdüğü hayat ve kurduğu hayaller arasındaki tezatların doğurduğu kasvet, renk tercihleri ve mevsim geçişleri ile betimlenir. Efendisi Rochester’a duyduğu aşkın dramatik etkisi baharın gelişi ve canlanan renkler ile pekiştirilir. Fakat anlatımdaki tüm bu olumlu gayretlere rağmen, sıklıkla müziklerden destek alınması bir yerden sonra kulak tırmalamaya başlar.

 

Hovarda bir hayat süren, maddi imkânları olduğu halde yaşamdan zevk almaktan aciz Rochester için de Jane’in hayatına girmesi bir dönüm noktası olur. Duyduğu aşk ve içinde bulunduğu çaresizlikle olgunlaşan; fedakâr ve cesur bir adama dönüşen Rochester’ın Jane’e kavuşabilmek için geçmesi gereken uzun bir yol ve yolun sonunda ödemesi gereken bir kefaret vardır. Çıkan yangında malvarlığını kaybedişini ve kör oluşunu bu bağlamda değerlendirmek mümkündür.

 

Kuşkusuz edebiyat uyarlamalarının en zor yanı, bir hikâyeyi kelimelerin dünyasından kurtarıp görsel dünyaya taşımaktır. Tecrübenin ve düşüncenin en saf hali olan “görüntü”nün yanında, sözcükler sınırlayıcı ve indirgeyici kalmaktadır. Hâlihazırda daha etkili bir anlatım aracına sahipken, karakterlerin duygularını ve düşüncelerini “söyletmek” hatasına maalesef Jane Eyre’de de düşülür. Edebi anlamda gerçekten güçlü ve güzel kimi diyalogların romandaki ile bire bir aynı olarak filme aktarılması seyirciyi filmin görsel dünyasından uzaklaştırırken, film olarak gücünü ve değerini de azaltır. Bu sebeplerden film duygu olarak da, etkisini kelimelerinden alan romanın çok gerisinde kalmaktan kurtulamaz.

 

Romandan uyarlanmış bir filmi “iyi” olarak nitelemek için hangi kıstaslar göz önünde bulundurulmalıdır? Eğer ki bu sorunun cevabı kitaptaki olay akışına sadık kalması, akıllarda yer etmiş sahneleri iyi oyunculuklar ile canlandırılması veya diyalogların seslendirilmesi ise; 2011 yapımı yeni Jane Eyre işini “iyi” yapmış olarak görülebilir.

YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..