Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
08.11.2014 Yıldızlararası Nolan Hep Aynı Nolan Aybala Hilâl Yüksel
Spoiler Uyarısı: Bu yazı filmdeki kilit sahnelerle ilgili bilgiler içermektedir.
 
Başlangıç’tan (Inception, 2010) ve anlı şanlı Kara Şövalye Üçlemesi’nden sonraki işini merakla beklediğimiz Christopher Nolan bu kez karşımıza Yıldızlararası (Interstellar) ile çıktı. Kariyerinin başından beri yazdığı senaryolarla akılları kurcalamaktan ve dahi zorlamaktan hoşlanan yönetmenin yeni filmi de takipçilerinin beklentisinden ne bir dirhem fazlasını ne de azını sunuyor. Yıldızlararası kuantum fiziği, karadelikler, galaksiler arası yolculuk, Görelilik Kuramı, kıyamet senaryoları ve dünyanın sonu gibi popüler bilime de bolca malzeme olmuş konular etrafında şekillenen hikâyesiyle; ortalama bir meraklının bilgi birikimini ve idrakini zorlamıyor. Zira film ne kadar etkileyici bir görsellik ile sunulmuş olsa da; bilim tarihinin en çok merak uyandıran konuları bilimkurgu klişeleriyle yoğurulup araya -artık kendisi de klişeleşmeye yön tutmuş- “düzen eleştirisi” ve “hayatın anlamı sorgulamaları” serpiştiriliyor. Tüm bunlar, Nolan’a has kafa karıştırıcı kurgu ile bağlandığında ortaya seyri heyecan verici ve yorucu ancak fikri arka planı tatmin edici olmaktan uzak bir film çıkıyor.
 
Çok da uzak olmayan bir “gelecek”te geçtiğini anladığımız filmde yirminci yüzyılın aşırılıkları ve israfıyla tükenen gezegenimizin hâl-i pürmelâli tasvir ediliyor. Teknoloji ve bilhassa savunma sanayiine yapılan yatırımlar sonucu yoksullaşan insanoğlu hemen hemen tüm besin kaynaklarını tüketmiş, elinde yeryüzündeki yeni şartlara uyum sağlayabilen az sayıda bitki türü kalmış ve insanlığa besin sağlamak için tüm kaynakların çiftçiliğe yatırıldığı bir dönem başlamıştır. Her şey tükendikten sonra insanların muhafazakâr, mütevazı ve barışçıl hayatları benimsediği; herkesin “yeniden” çiftçilikle uğraştığı ve tüketimin karşısında üretimin yüceltildiği bir zaman anlatılıyor.
 
Eskiden çok şaşaalı günler geçirmiş bir sarayın enkazını anımsatan NASA merkezi, tüm teknolojik gereçlerdeki eskimişlik, hurdaya dönmüş tüm o alet-edevat tabiat karşısındaki yenilmişlik duygusunu pekiştirse de bu duygu fazla uzun sürmüyor. Zira filmde tüm o dekor insanlık mirasının mezarlığı olmaktan ziyade kurtuluşun yegâne umudu olarak temsil ediliyor. Gelinen nokta itibariyle, filmin tüketim çılgınlığına eleştiri getireceği beklentisi ters köşeye yatırılıyor. Çünkü hikâye “kahraman”ını seçerken; muhafazakârları küçük görüp, hayalleri ufku aşan “müsrif mühendisler”i yüceltiyor. Nitekim dünyanın sonunu getiren “kullan-at” anlayışı nasıl olsa yeni bir dünya bulunur düşüncesi ile gezegenin kendisi için de geçerli görülebiliyor. Sistem sorgulaması ile Hollywood klişeleri arasında dolaşan Nolan, ABD’de ve tüm dünyada dönem dönem yükselişe geçen muhafazakârlara insan aklını ve teknolojiyi yüceltmek suretiyle “üstesinden geliriz” mesajı veriyor.
 
Yarını düşünmeden kaynaklarını tüketen insanoğlunun en nihayetinde “evini” de kaybetmesinin, kendisi yarattığı sistemin en büyük mağduru haline gelmesinin alegorisi olabilecek “zaman ve mekânda kaybolmuş uzay kâşifi” imajı; Cooper gibi sarsılmaz bir sevgi, cesaret ve kahramanlık abidesinin omuzlarına yüklendiğinde ister istemez bir parça sakil görünüyor. Filmin başından sonuna çelişkiden ve iç çatışmadan uzak tutulan bu kahramanın karşısında, “kötü astronot”  Dr. Mann çok daha inandırıcı duruyor. Bilmediği bir gezegende uzun yıllar kalan Mann; hayatta kalma içgüdüsü ile yalanı, suiistimali, ihaneti ve hatta cinayeti göze alıyor. Mann filmin gerçekten heyecan verici tek karakteri olmayı başarsa da son derece silik ve pasif bir noktada kalıyor. Nolan’ın daha önce Kara Şövalye’de (The Dark Knight, 2008) yarattığı “saf kötü” Joker’in Batman’den daha fazla benimsendiğini hatırlarsak, seyircinin de masalsı iyilik şövalyelerindense sistemin gerçek kurbanlarını daha çekici bulduğunu kabul etmek gerekir. Nolan Yıldızlararası’nda sembolik düzenin bekası uğruna iyi-kötü dengesinde kendi yükselttiği çıtanın aşağısında kalıyor.
 
Onlar Aslında Kimdir?
İnsanlığın bu buhran döneminde kendilerine yardımcı olduğuna inandıkları birtakım dünyadışı güçlerin varlığı filmdeki dikkat çekici noktalardan biri olarak akıllarda kalıyor. Filmde “onlar” diye anılan, ileri uygarlık seviyesine ulaşmış ve -her nedense- son derece “iyiliksever” uzaylılar (yoksa tanrılar mı?) fikri Erich von Däniken’in 1968 tarihli Tanrıların Arabaları kitabını anımsatsa da filmin gidişatı bu görüşü de çürütüyor. Filmin başında, en “bilimsel” insanların bile bir tür minnet ve sevgi ile bahsettiği bu neredeyse ilahi güç olgusu üzerinden inanç hakkında bir tartışmanın başlayacağını zannetsek de yine hevesimiz kursağımızda kalıyor. Yol gösterici “onlar”ın “daha ileri bizler” olduğu iddiası kolaycı ve teknik olarak ikna edici olmayan bir açıklama ile geçiştiriliyor; mantıksal sorgulama mümkün olan son noktaya ulaştığında ise yine imdada evrim açıklaması yetişiyor. Ancak yine de dünyanın, hatta tüm evrenin insan için ve insan sayesinde, bir başka okumayla ABD için ve ABD sayesinde olduğuna yapılan vurgu filmin ideolojik duruşunun altını çiziyor.
 
Son dönemde Hollywood’da sayısı artan Bulut Atlası (Cloud Atlas, 2012), Prometheus (2012), Tetikçiler (Looper,2012) vb. emsalleri gibi Yıldızlararası da kimi felsefi tartışmalara kapı aralasa da denenmiş ve güvenilir formüllerden vazgeçmiyor. Yıldızlararası gerek ana hikâyesi gerekse görselliği ile seyirciyi heyecanlandırmayı başarıyor ve yer yer bilimkurgu klişeleriyle alay ediyor. Daha da önemlisi geleceğin vaat ettiği aksiyon veya şaşaa yerine o büyük “boşluğa” odaklanıyor. Yine de alt metindeki can sıkıcı aile/statüko doğrulamasıyla Nolan bu sefer de “yeterince” şaşırtmıyor.
 
 
YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..