Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
28.12.2014 Son Umut Gerçekle Kurgu Arasında Aybala Hilâl Yüksel
 
Russell Crowe’un uzun zamandır gündemimizi meşgul eden filmi Son Umut (The Water Diviner) vizyona girdi. Film Çanakkale’de savaşan üç oğlunu aramak için, Avustralya’dan Türkiye’ye gelen bir babanın hikâyesini konu ediniyor. Yeni Zelandalı Crowe’un yönetmenliğin yanında başrol oyunculuğunu da üstlendiği yapım, türünün diğer örnekleri gibi bölgedeki büyük aktörlerden ziyade küçük insan hikâyelerine odaklanarak savaşı ve yarattığı trajediyi perdeye taşıyor.
 
Russell Crowe’un Son Umut’u nasıl bir film olacağından çok önce söylemi ile merak uyandırmış ve tartışılmaya başlamıştı. Çanakkale Savaşı veya I. Dünya Savaşı’nın Çanakkale cephesinin tarihimizdeki kritik bir dönüm noktası olması ve cumhuriyet ile birlikte yeniden kurgulanan milli kimlik için referans noktası sayılması sebebiyle özel bir noktada duruyor. Haliyle bu konuda bir film yapmak, yeni bir kurgu üretmek, -sadece Türkler açısından baksak bile- pek çok hassasiyete dokunmak anlamına geliyor. Bunun üstüne bir de ülkemiz seyircisinin Batılı sinemacılar karşısında geliştirdiği haklı önyargı ve çekinceleri göz önünde bulundurmak gerek. Malum tereddütler ilk olarak Son Umut çekimlerinden önce magazin gündemini meşgul eden Crowe’un Cem Yılmaz’ı filmde oynamaya ikna etme sürecinde dile gelmişti. Crowe böyle bir filme Türk oyuncuları dahil etmek (ve tabii filmi Türkiye’de satabilmek) için öncelikle samimiyetini ve tarafsızlığını Cem Yılmaz’ın zatında müstakbel seyircilerine ispat etmiş; en nihayetinde Türkiye’den iki popüler ve başarılı oyuncuyu, Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz’ı kadrosuna katmıştı.
 
Tarihi filmler çok sıklıkla tarihi gerçekleri yansıtmadığı yönünde eleştiriler alır. Her kurgunun bir çarpıtma olduğunu bir kenara bırakılırsa; yaşanmış olaylardan veya gerçek kişilerden yola çıkan filmler bazen dramatize etmek bazense idealize etmek için gerçeği iyi veya kötü yönde çarpıtır. Ancak tarihin birçoğumuz için gerçekte ne olduğu değil, olanın nasıl hatırlanacağı veya hatırlanmak istediği anlamına geldiği düşünülerek; bu eleştirilerin büyük oranda arzulanan kurgunun bozulmasından kaynaklanan bir kızgınlık olduğu tespit edilebilir. Zira “bizim” tarihimiz “biz”e bugünkü yaşantımızı, konumumuzu meşrulaştıracak ve kuvvetlendirecek bir geçmiş anlatısı sunar; tabii “biz” olma imkânını da.
 
Son Umut’un bu nevi eleştirileri minimum düzeye indirecek bir yaklaşım taşıdığı söylenebilir. İster ahlaki kaygılar ister gişe kaygısı ile yapılmış olsun, Crowe’un filmi -tek boyutlu çizilen işgalci İngilizler ve Yunan çetelerini dışarıda tutarsak- kimseyi incitmemeyi veya kızdırmamayı hedefliyor gibi görünüyor. Son Umut’ta dini, tarihi veya sosyal unsurlar kültürel zenginlik çerçevesinde yer buluyor ve geleneksel bir bakış referans alınarak gösteriliyor. Kısacası dini bugün yaşadığımız kadar, tarihi bugün hatırladığımız gibi ve sosyal hayatı bugün yaşadığımız veya o zaman için düşlediğimize benzer anlatıyor.
 
I. Dünya Savaşı’nın,1915’in yüzüncü yılı sebebiyle daha fazla hatırlanacağı ve konuşulacağı bir yıla giriyoruz. Şimdiden ülkemizin iki cephesine dair iki uluslararası yapımın, Son Umut ve Kesik’in (The Cut) seyirciyle buluştuğunu düşünürsek; savaşın, işgalin, savaş suçlarının hem ulusal hem de uluslararası mecralarda siyasi gündemi olduğu kadar sanat gündemini de meşgul edeceğini tahmin etmek güç değil. Ancak doğu cephesini anlatan Türk asıllı Alman sinemacı Fatih Akın’ın Kesik filminin gerek sinematografik gerekse ideolojik omurgasızlığından sonra, Russell Crowe’un hümanist ve barışçı Son Umut’unun iyi geldiğini söylemek gerek.
 
 
 
YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..