Cennetten Kovulmak: “Bir” Derdim Yok
HAYAL PERDESİ - Vizyon 09.06.2014

Cennetten Kovulmak: “Bir” Derdim Yok

 
Kürt kültüründe kadınlar en sevdiği kişiyi kaybettiklerinde saçlarını örgü yaparlar ve örgüleri keserek ölen kişinin anısına bir ömür boyu saklarlar. Örgü ve kesmek kelimelerinden oluşan “Kêzikur” de bu geleneğin sonucu olarak kadınlara karşı “en sevdiğini kaybet” manasında beddua olarak kullanılır. Bir Kürt kadınına yapılabilecek en büyük beddua “kezikurê”dir. 25 Nisan’da vizyona giren, 50. Altın Portakal Film Festivalinde, Kusursuzlar filmiyle birlikte en iyi film ödülünü alan Ferit Karahan’ın Cennetten Kovulmak filmi de ölüm teması üzerine kurulu bir hikâye anlatıyor. Filmde iki tarafta da kadınlar “en sevdiklerini” kaybederler. Filmin sonunda iki tarafı bir mekânda buluşturacak olan da bu “ölümler” olur.
 
İstanbul’da elektrik mühendisi olan Emine ile Muş’ta ilkokul öğrencisi olan Ayşe’nin yaşamlarını konu edinerek Türkiye’deki Kürt Sorununu irdeleyen film, Dengbej kilamıyla (gazel-türkü) karlar arasında giden aracın askeri kontrol noktasında durdurulması ile başlar. Filmin başlangıç noktası filmin derdinin ne olacağını en başından bize imler. Karşıtlıklar üzerine kurulu olan film (Doğu-Batı, zengin-yoksul, kırsal-şehir, Kürtçe-Türkçe, gerilla-asker) diğer Kürt filmlerine görülen anadilde eğitim, hak, adalet, koruculuk sistemi, zorla boşaltılan köyler ve sınıf mücadelesini ele alır. Yönetmen Altyazı dergisine verdiği röportajda eleştirmenlerden “Kürt filmlerinin de diğer filmler gibi sanatsal yönüyle eleştirilmesini” istese de filmde ele aldığı konular ve kullandığı dil bu isteğini imkânsız kılar.
 
Kürt halkının her sorununu kendilerine dert edinen Kürt yönetmenlerin filmlerinde, birçok konuyu aynı anda anlatma gayreti filmin derdinin ne olduğunun belirlenmesini güçleştirir. Aynı sorun Cennetten Kovulmak filminde de karşımıza çıkar. Mesela Ayşe’nin büyük abisi ve yengesinin politik duruşunu tam olarak anlayamamışken, Ayşe’nin küçük abisi Mehmet’in öldürülmesiyle ikisi bir anda dağa çıkar. Emine karakteri de abisi öldükten sonra Kürt işçilere karşı öncekinden farklı bir davranış sergiler. Fakat bu değişim abisini öldüren “Kürtlere” yönelik midir? Yoksa Türk işçiler olsaydı da aynı davranışı sergileyecek midir? Bu örneklerde görülebileceği gibi filmin birçok meseleyi aynı potada eritme kaygısı, konuların derinlemesine anlatımının önüne geçip konuların yüzeysel ve sığ kalmasına neden olur.
 
Filmde ele alınan bir başka mesele, zorla yapılan köy boşaltmaları, Kürtlerin büyük kentlere göçmelerinin en büyük nedenlerindendir. Ancak büyük kentlere yapılan göç çözümün aksine büyük bir soruna dönüşür. Filmde inşaat için Mehmet Hepsini biz Kürtler yapıyoruz ama tamamlandığında kapının önünden bile geçemiyoruz” der. Filmde Kürt işçilerin inşaatlardaki yaşamlara şahit oluruz. Filmin genelinde görülen sorun burada da karşımıza çıkar. İşçilerin yaşamlarına tam olarak dâhil olamayız. Karakterlerin gerçekten ne istediği ve ne düşündüğü hakkında bir bilgi alamayız.
 
Ferit Karahan’ın “sanatçı misyonu” ile değerlendirilme talebine geri dönersek, bu açıdan filme baktığımızda yönetmenin ağırlıklı olarak nesnel kamera tekniğini kullandığını ve seyircinin karakterle özdeşleşmesine izin vermediğini görürüz. Öznel kamera kullanılmaması filmin slogan atmasını engellese de bu durum iki açıdan sorun yaratır. Bir yandan iki tarafın acılarının eşitlenmesine, diğer yandan olaylara dâhil olamayan seyirci için anlatılan olayların yüzeysel kalmasına neden olur.
 
Kürt yönetmenlerin, masallarıyla, destanlarıyla, dengbejleriyle bilinen köklü bir sözlü kültürden beslenmelerine rağmen filmlerde dairesel olarak hep aynı yöne dönmeleri Kürt Sinemasının gelişimini engellemektedir. Tek bir hikâyede Kürtlerin tüm sorunlarına değinmek isteyen Kürt yönetmenler, filmlerin aynılaşmasına, karakter ve konuların yüzeysel kalmasına neden olmaktadırlar. (Zelal Mevlütoğlu)
 
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..