Çoğumuz modern hayatın eşyalar ve seslerle üzerimize geldiğinden yakınırız. Bir evin iç sesleri bazen fazlasıyla gürültülü bir koroyla muhatap olduğumuzu düşündürebilir. Televizyon, müzik çalar, buzdolabı, elektrik süpürgesi, çamaşır makinesi ve akla gelebilecek çeşitli araçların oluşturduğu sesler, insanların yokluğunda bir hayli azalır elbette. Kim Ki-duk’un Boş Ev’i (Bin-Jip, 2004) sadece eşya ve insan arasındaki ilişki üzerine değil, etrafımızı çevreleyen sesler veya sessizlik üzerine de düşündürüyor. Öyle ya, eşyaların yaptığı gibi sesler karmaşası da bir düşünceye, bir metne, esere ve sohbete yoğunlaşmamıza engel olmuyor mu? Boş Ev, aynı zamanda farklı bir aşk filmi. Fark etmeyi engelleyen her şey başka pek çok yetenek kadar aşık olma yeteneğinin de körelmesi anlamına geliyor. (Cihan Aktaş)
Yazının tamamını Hayal Perdesi'nin 46. sayısında okuyabilirsiniz.