Neden Film Seyrediyoruz?
Her sayıda farklı bir isme yönelttiğimiz sorumuzu bu kez öykücü ve editör Zeynep Delav cevapladı.
Neden Film Seyrediyoruz?


Hasanali Yıldırım "Sinema bir öğretmendir. Handiyse hepimiz için. Sinema, anlamakta zorlandığımız hayatı anlamamıza yardım eden, dahası yaşantımıza değer katan bir rehber."
04.06.2014 Sinema Sevenler, Sinema Anlarlar
Niçin film izleriz?
 
Niçin mi?
 
Öğrenmek için. Hayatı, insanları, olayları; geçmişi, geleceği, şimdiyi....
 
Pozitivizmin ilk yıllarında hayatta en hakiki mürşit ilimdi, fendi. Ne ki çok sular aktı o köprünün altından; hem de Comte'ün üzerinden çok geçmeden. Elbette bizim gibi çağdaş bilime ve tekniğe periferiden bakmak durumunda bırakılan ülkelerde, yakın bir döneme değin hâlâ bu tür sözler edilebilmekte. Daha çarpıcısı, doğduğu topraklarda çoktan De Profundis'i okunan bu tür kaba pozitivizm itikatlarına ülkemizde şimdilerde bile itibar gösterilebilmekte. Hazin bir vasattan sözediyoruz.
 
Göründüğü kadarıyla hayatta en hakiki mürşidi ilim, ilim neyse de fen seçen kurucu anlayışın çocukları, elbet hiç sıkılmadan, gocunmadan, sorgusuz-sualsiz bu fenlerden bir tanesini biricik yolgösterici, hoca, öğretmen seçmekte mazur.
 
Sinema bir öğretmendir. Handiyse hepimiz için. İster inkâr edelim, ister yumuşatarak kabullenelim; sonuç değişmiyor: Sinema, anlamakta zorlandığımız hayatı anlamamıza yardım eden, dahası yaşantımıza değer katan bir rehber. Film üzerinden en çok çevremize, çevremizdekilere bakarız. Gerçi bence baktığımızı sanırız ya, neyse.
 
Kısırdöngünün öteki yüzünü, turasını söylemedik: Biz sinemanın katkısıyla hayatı, orada olup bitenlerden kimilerini anlamaya gayret ederken, belli bir süre sonra bu kulvarda edindiğimiz başarı oranında, aslında gizliden gizliye, önceleri birbaşına anlamakta zorlandığımız hayatı, bu kez sinema üzerinden yeniden inşa ederiz: sinemaca yeniden üretiriz.
 
Onun grameriyle.
 
Demem o ki kötü bir öğretmendir kendisi. Çünkü birincil amacı öğretmek değildir sinemanın. Bu sinemaya, muhatabının yüklediği bir misyondur. İzleyenin içine girdiği bir beklenti köpüğü. Kimileyin bir yan ürün düzeyinde öyle öğretiler vücuda getirir ki sinema, eskilerin bin kitaplık manâ dedikleri değerde. Ne ki bu durum da aslında bütünüyle sorgusuz-sualsiz bağra basılacak türde öğretilerden söz edemiyoruz. Çünkü sinema, zaten ikame bir uğraştır. Hem kendisini hayatın yerine ikame gayreti açısından böyledir bu, hem de makamına tırmandığı tiyatroya oranla.
 
Biz bir filmde, o kısıtlanmış süre zarfına sığıştırılmış olaylar ve kişilerin devinimleri içinde hakiki hayat kırıntıları ararız.
 
Daha acısı, buluruz da.
 
Hâlbuki gradosu düşük bir öğretmendir sinema. Çünkü bize anlatmayı/öğretmeyi vadettiği her ne varsa ya yanlıştır, ya yanlıdır, yahut da eksik; en iyi ihtimalle. Çapı fazlasına müsait değil ki.
 
İcadından beri insanların sinemadan hareketle tasnifi değişmedi zaten: Sinema sevenler, sinema anlarlar.
 
Galiba sinemaya bakışların en masumu ve belki de en onaylanabiliri eğlencelik kabulü. Bence üzerinde biraz olsun düşünmeye değer bir yargı bu.
 
Yüceltmezsek film izleme işini, hakkını da vermiş oluruz bence. Yemek değil, kuruyemiş.
 
Kabak çekirdeği bile cins cins. Lezzetlisi var, az kavrulmuşu var; tuzlusu-tuzsuzu... Hem kırk derde devadır kabak çekirdeği. İyisi, sinemayla da iyi gider.
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..