Okuyucu Eleştrileri
Hayal Perdesi okuyucularından gelen film eleştirileri arasından seçtiklerini bu alanda yayınlıyor. Siz de yazılarınızı hayalperdesi@hayalperdesi.net adresine gönderebilirsiniz.
08.06.2013 Onibus 174

Toplumun Görünmeyen Yüzleri

Üçüncü Dünya Ülkeleri olarak anılan ülkelerle, özellikle de Brezilya’yla ilgili daha önce pek çok belgesel ve kurmaca film çekilmiştir. Bu yapımlarda ülkelerin içine düştükleri yoksulluk, toplumsal eşitsizlik, suç ve gelişememenin getirdiği umutsuzluk halleri çeşitli karelerle ekrana yansıtılır. Fakat çoğu neden-sonuç ilişkisinden yoksun, genelde tek taraflı bakış açısıyla sınırlı kalan yapımlardır. Son zamanlarda Brezilya gerçeğini sinemaya taşıyan Tanrı Kent (Cidade de Deus, 2002), Cidade dos Homens (2007) ve Onibus 174’ (2002)’ün yönetmeni Jose Padilha’nın Berlin’de Altın Ayı kazanan filmi Özel Tim (Tropa de Elite, 2007) ve onu takip eden Özel Tim 2 (Tropa de Elite 2, 2010) “görece” bu meseleyi çok boyutlu ve gerçekçi yansıtan yapımlar arasında sayılabilir. Ama Onibus 174, bu yapımlar arasında çok özel bir yere sahip. Brezilya’da yaşananlarla ilgili şimdiye kadar yapılmış en gerçekçi ve derinlikli belgesellerin başında geliyor. Olayların bütün taraflarına yer vererek geniş bir bakış açısı yakalamasının yanı sıra, bir de yaşanan olayları neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde açıklamaya çalışıyor. Gerçekliği bütünlüklü bir şekilde verirken, bu gerçekliğin içindeki çelişkiler yumağını da diyalektik bir dille ekrana taşıyor.

 

Brezilya’da 12 Temmuz 2000 tarihinde, başkent Rio de Janeiro’da, Sandro isimli evsiz bir genç bir otobüsü içindeki yolcularıyla birlikte gasp eder. Kısa sürede polis ve özel tim otobüsü kuşatır. Medya mensuplarının anında olay yerine gelmesiyle, olay kısa sürede ülkenin en büyük olayı haline gelir. Olay medyaya yansımasa, çoktan polis Sandro’yu öldürerek rehineleri kurtarma yoluna gidecektir, ama olayın medyaya yansıması yüzünden vali tarafından saldırganın öldürülmemesi talimatı verilir. Yönetmen Jose Padilha gerçekten yaşanmış olan bu olay ışığında, Brezilya gerçeğini kamerasıyla birlikte sorgulamaya başlar.

 

Şiddetin Döngüselliği

Brezilya’da her gün yaşanan sıradan bir olay gibi görülmesine rağmen, aslında bu otobüs kaçırma eyleminin altında çok derin ve birbiriyle bağlantılı olaylar dizisi yer alır. Yönetmen, öncelikle sokak çocuklarının yaşantılarına kamerasını uzatarak onların yaşadıkları ortamları bize tanıtır. Onların sokakta burun buruna kaldıkları tehlikeleri gösterir. Polislerin sokak çocuklarına uyguladığı orantısız şiddeti çarpıcı röportajlarla gözler önüne serer. Bu röportajlardan birinde, sokak çocuklarından biri olayların boyutunu şu sözlerle açıklar:”Birçok çocuk gizli yerlerde uyumayı tercih eder. Çünkü bazı insanlar geceleri gelerek çocukları taşlar. Bazıları da kaldırım taşlarını kullanır. Çocuklar iyice uykuya dalana kadar beklerler. Daha sonra taşları tam çocukların kafalarının üstüne bırakırlar. Böyle bir durumda çocukların beyinlerinin yarısı çoğunlukla asfalta akar.” Buna benzer olaylara maruz kalan ve sokaktaki yaşamları tehlikelerle dolu olan çocukların kaldıkları kötü ve tehlikeli koşullar, çocukların ağzından anlatıldıktan sonra; yönetmen bu çocukların neden sokaklarda kaldıklarını araştırmaya başlar. Bu çocukların çoğunun bir ailesi yoktur. Kiminin ailesi hiç olmamıştır kiminin ailesi de Sandro’da olduğu gibi küçükken öldürülmüştür. Bu yüzden, bu çocukların tek bildikleri şey “hayatta kalmak”tır. Daha ilkokula gitmeden, hayatta nasıl kalabileceklerini öğrenmeye başlarlar. Çocukluktan yetişkinliğe doğru çok hızlı bir değişim geçirmek zorundadırlar. Bu onların karakterlerini olumsuz etkilediği gibi, çocukların suçla iç içe yaşamayı da kanıksamalarına yol açar.

 

Sokak çocuklarının yaşamlarına bir bakış attıktan sonra, yönetmen Sandro’nun hayatına yoğunlaşır. Onunla birlikte kalan arkadaşlarının ve çevresindekilerin onunla ilgili görüşlerini ekrana yansıtır. Sandro daha sekiz yaşındayken, hamile olan annesini bir saldırı sonucu kaybeder. Trajik bir şekilde, bu olay yaşanırken Sandro annesinin yanındadır ve bütün yaşananlara tanık olur. Bu olaydan sonra teyzesiyle birlikte yaşamaya başlayan Sandro, kısa süre sonra evden kaçarak sokaklarda yaşamaya başlar. Hedefi ünlü ve başarılı biri olmaktır. Aslında sonu itibariyle bu hedefini de gerçekleştirir, ama ünlü oluşunu kendi göremeyecektir.

 

Toplumun “Görünmez”leri

Toplumsal hayatta sürekli görmezden gelinen, hiçbir zaman bir insan olarak görülmeyen ve sürekli “suçlu” damgasıyla yaşamaya çalışan bu gençler, aslında toplumun görmezden gelinen ve istenmeyen yüzleridir. Toplum kendi kendisiyle yüzleşmek istemediği için bu insanları da görmeyi reddeder. Yapılan anketlere göre, halkın çok büyük bir çoğunluğu bu insanların “yok edilmelerini” istemektedir. Ama bunun gözlerden uzak bir yerde yapılması istenir. Toplumun hiçbir kesiminde bu çocukların nasıl topluma kazandırılacağı üzerine kafa yorulmaz. Islahevlerine giden çocuklar, burada hayatlarında görmedikleri kadar yoğun ve sistematik bir şiddete maruz kalır. Hapishaneye düşenlerin sonu da bunlardan farklı değildir. Hapishanelerde küçücük odalarda yüzlerce çocuk üst üste yaşar. Bu nedenle, çocuklar buralardan çıktıktan sonra daha da öfkeli hale gelir. Uyuşturucu kullanımı artar ve “öldürmek” sıradan bir edim halini alır.

 

Yönetmen, Özel Tim isimli filminde daha da yoğunlaştığı polis teşkilatını da sorgulamaktan geri durmaz. Polislerle yapılan röportajlarda, polisler de bu duruma bir şey yapmadıklarını ve bu insanları kimsenin umursamadığını beyan eder. Kimi kimsesi olmayan, görmezlikten gelinen ve yok edilmeleri istenen bu insanları “yok etme” görevi de çoğu zaman polislere düşer.

 

 

Ölüme Tanıklık Etmek

Sokak çocuklarının hayatları, yaşadıkları yerler, geçmişleri, toplumun onlara bakış açısı, polislerin durumu ve bu olayın yaşanmaması için eğitimcilerin getirdiği çözüm önerileri teker teker röportajlarla ekrana bindirilirken, öte yandan da yönetmen olay sırasında kameraların çektiği aktüel görüntüler aracılığıyla otobüs gasp etme olayını bütün ayrıntılarıyla bizlerle paylaşır. Olayların arka yüzünü, geniş bir bakış açısıyla izlerken yaşanan olaylara da tanıklık ederiz. Aslında, olayın nasıl sonuçlandığını ilk andan beri tahmin ederiz; fakat olayın taraflarının görüşlerini aldıktan sonra, bu olaya şahit olmanın getirdiği sıkıntı daha da artar.

 

Sandro, Brezilya’daki binlerce sokak çocuğundan sadece biridir. Sandro gibi iyi niyetli olup da hayatın tokadını yiyerek bu yola düşmüş daha yüzlerce sokak çocuğu var. Hepsi aslında başta sıcak bir yuva, hasret kaldıkları sevgi, eksikliklerini hissettikleri güven ve uğraştıkları toplumsal kabulün peşindedir; ama her seferinde gerek toplum gerekse de toplumun kendisini koruması için sonsuz yetki verdiği polisler tarafından görmezden gelinirler. Sandro bir anlığına da olsa bunu değiştirmek isteyenlerden biridir, fakat toplumun genel görüsünün dışına çıkmayı başaramaz. Toplum, onu da diğer Sandro’lara yaptığı gibi en ağır şekilde cezalandırır. Bir Sandro daha görünmezlikte yok olurken, bunca yanlışın içinde toplumun bu kadar duyarsız kalabilmesi gerçekten de çok şaşırtıcıdır. Bu belgeseli izledikten sonra, insanın aklına ister istemez şu soru geliyor: İnsanlar bu sorunu çözmek mi istiyor, yoksa toplumda görmek istemediği için bu çocukları ortadan kaldırmak mı istiyor? Sadece Brezilya gerçeğiyle değil, modern ve “gelişmiş” toplumların kendi kendileriyle yüzleşememelerinin getirdiği sıkıntıyı deneyimlemek için Onibus 173’ü izlemekte fayda var. (Barış Saydam)

 

Not: Daha detaylı bir yazıyı, bahsi geçen filmlerin Brezilya gerçeğiyle bağlantılarını ve karşılaştırmalarını Hayal Perdesi’nin 27. sayısındaki “Favela Filmlerinin Gerçeklik ve Şiddetle İlişkisi” başlıklı makaleden okuyabilirsiniz.

 

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..