Söyleşi
Emin Alper SÖYLEŞİ:Celil Civan, Aybala Hilâl Yüksel "Filmde önemsediğim her şeyi kontrol eden bir iktidarın, dedenin yol açtığı olaylar değil dede ile kendi çıkarları gereği iş birliği yapan aile üyelerinin oluşturduğu dram."
23.11.2012 Tepenin Ardı Bir Milliyetçilik Alegorisi

Berlin başta olmak üzere katıldığı pek çok festivalden ödüllerle dönen Tepenin Ardı Aralık ayında vizyona giriyor. Film İstanbul’un ardından son olarak Malatya’da da “En İyi Film” ödülünü kazandı. Tepenin Ardı, taşrada bir Yörük hikâyesi üzerinden “öteki”nin inşasını yetkin bir sinema diliyle anlatıyor. İlk uzun metrajlı filmine imza atan yönetmen Emin Alper ile hikâyenin politik alt metnini, erkekliğin dayattığı iktidar mücadelesini, şiddet girdabını ve taşra-doğa ilişkisini konuştuk

 

Filmin hikâyesi nasıl ortaya çıktı?

 

Filmin hikâyesi benim yıllar önce yazdığım bir senaryoydu. Ama bunu o zamanlar çekme fırsatı olmadı, bir köşeye koydum. Ondan sonra ilk filmi çekmek için Kültür Bakanlığı’na başvurdum. İlk projemiz kabul almadı, ikinci proje de almadı, derken ben artık sürekli proje hazırlama durumundaydım Bakanlığa karşı. O sırada işte aklıma yıllar önce yazılmış, rafta duran bu hikâye geldi. Tekrar açtım, bir daha okudum, bayağı kötü durumdaydı ama bunda bir şey var dedim. Yani işlenebilir, geliştirilebilir. Ondan sonra tekrar işleyip geliştirdim. O zamanki haliyle böyle metaforik, alegorik yönleri pek olmayan bir aile draması şeklindeydi ama yine çok benzer bir mekânda geçiyordu, bir ailenin yine bir günüydü hikâye. Erkeklik temaları, savaş teması vardı ama daha dramatik bir şekilde ele alınmıştı. İkinci kez ele aldığımız zaman yazarken biraz daha alegorik anlam kazandı. Yörük hikâyesi girdi.

 

Önceki versiyonda yoktu.

 

Yörük hikâyesi yoktu önceki versiyonda. Yeniden yazım sonucu ortaya çıktı. Birazcık çocukluk hikâyeleri, birazcık aile draması ve onun üstüne eklenmiş biraz siyasal metafor hikâyesi diyebiliriz.

 

Bir Cumhuriyet alegorisi olarak okumak mümkün müdür filmi?

 

Çok genel anlamda bir milliyetçilik alegorisi olarak okumak mümkün. Yurtdışında gösterildiği zaman çok çabuk algılandı bu nedenle. Mesela Berlin’de Almanlar “Bizim hikâyemiz.” dediler. Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti de son derece milliyetçi bir geçmişe sahip olduğu, tarihinde kendi içsel meselelerini çözmekte başarısız olduğu ve sık sık bunun suçunu dışarılara atfettiği için Türkiye Cumhuriyeti alegorisi olarak da okumak mümkün.

 

Söyleşinin devamını dergiden okuyabilirsiniz.

Fotoğraf: Handenur Pekiner

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..