Söyleşi
Sula Bozis SÖYLEŞİ:Kültigin Kağan Akbulut "1903'ten sonra İstanbul'da çekimler yapan Dimitri Meravidis'in ortaya çıkmamış İstanbul ve İzmir görüntüleri olabilir. Bunu genç araştırmacıların Pathe arşivinde araştırması gerek."
15.04.2015 İstanbullu Rum Sinemacılar
 
Türkiye’de sinemanın ilk yıllarına gidiyoruz. 1896 yılının kışında, Lumiere kardeşler Paris’te ilk film gösterimlerini yaptıktan henüz bir yıl sonra, İstanbul’da Sponeck Birahanesinde ilk halka açık film gösterimi yapılır ve sinema maceramız başlar. Pera’nın eğlence ve kültür hayatına yeni bir soluk gelir ve Rum sinemacılar bu yeni gelişmeye kayıtsız kalmaz.
 
60’lı, 70’li yıllarda Sinematek ve Genç Sinema çevresiyle sinema macerasına başlayan Yorgo Bozis 80’den sonra yerleştiği Yunanistan’da, İstanbul’un ilk yıllarındaki Rum sinemacıların macerasını yazmaya başlar. 1896’dan 1924’e kadarki tarihi yazan Yorgo Bozis’in vefatından sonra kitabı Rum kültürü üzerine kitaplarıyla tanınan eşi Sula Bozis devralır. Sula Bozis 1924’ten sonraki süreci yazar ve Paris'ten Pera'ya Sinema ve Rum Sinemacılar kitabı ortaya çıkar.
 
Sula ve Yorgo Bozis bu kitapla hem Türkiye, Balkan ve Yunan sinemasının ilk dönemlerine ışık tutuyor hem de sinema tarihçiliğimizi daha farklı coğrafyalarla birleştiriyor. Kitaba paralel olarak TÜRVAK Sinema-Tiyatro Müzesinde gerçekleştirilen İstanbul’un Rum Sinemacıları sergisi de kitabı tamamlayan bir çalışma. Ayrıca röportajımızın sonunda bahsettiği kayıp Dimitris Meravidis arşivi ise araştırmacıların ilgisini çekecek cinsten.
 
Yorgo Bey Yunanistan’dayken sinemayla ilgili neler yapmıştı? Bu kitabı yazmaya nasıl başladı? Sizin katkınız nasıl oldu?
 
Bu kitabın Yorgo’ya ait bölümü 2000 yılında Atina’da yayımlandı. Yorgo’nun ilk kitabıydı. Genç Sinema ve Çağdaş Sinema dergilerinden bu yana sinema üzerine yazıyordu ama kitabı yoktu. Benim de on üçüncü kitabım. Yorgo ekonomistti, Yunanistan’da reklam şirketlerinde mali müşavir olarak çalışıyordu ama sinemayla ilgiliydi. Ben eşiydim ama o sinemaya âşıktı.
 
Yorgo Bey bu kitap için nasıl araştırma yaptı?
 
Çok sağlam bir dünya sineması bilgisi vardı. Bunun yanında on dokuzuncu yüzyılın son çeyreğine doğru İstanbul’da çıkan bütün Rumca basını takriben üç yıl taradı. Oradaki materyallerin büyük çoğunluğu ve Türkiye sinema tarihine dair diğer materyaller toplandı. O zamanlar İstanbul’un üçte biri Rumlar, üçte biri Türkler, üçte biri de diğer cemaatlerden olduğu için Rum basını güçlüydü. Rumca ve Türkçe sanat dergileri, gazeteler, romanlar bulundu ve Yunanistan’a taşındı. Ayrıca Londra Ulusal Kitaplık’ta sinemanın İstanbul’daki ilk yılları üzerine çıkan çalışmaları da iki doktora öğrencisi taradı. Biz de gidip gelerek Paris’te Ulusal Kitaplık’ta başta Pathe olmak üzere oradaki arşivleri taradık. Ekip kurmadı. Londra’da dostluğu olan ve nazı geçen kişilerden kütüphaneden bakmasını, fotokopi çekmesini ya da e-mail ile yollamasını istedi.
 
Bu araştırma 15 yıl sürdü, çok çalıştı. Mesela, ilk sinemacılardan Continsouza (Pierre Victor) vardır. Pera Palas yöneticilerini ikna edip orada film gösterimleri yapmıştır. Yorgo bir buçuk yıl boyunca her gün Continsouza hakkında bilgi toplamaya çalıştı. Ama ben o zaman bu kitaba devam edeceğimi düşünmediğim için ilgilenmemiştim.
 
Siz nasıl dâhil oldunuz?
 
93’ten beri Atina’da sözlü tarih yapıyorum. Birinci ve ikinci nesil İstanbullu, Anadolulu Rumların evlerini dolaşıyorum. Türk sinemasının alaylı kameramanları ve teknikerleri sayılan Filmeridis Kardeşlerin, İliadislerin aileleriyle konuştum. Filmeridis’in oğulları ve eşi yaşıyor, fotoğrafları da kitapta var. Daha önce sözlü tarih çalışmalarım nedeniyle onlarla görüşme yapmıştım, o zaman aklımda bu kitap yoktu, ancak sonradan kitaba dâhil ettim.
 
Siz kitaba nasıl devam ettiniz?
 
İlk kitap Yorgo’nun beşinci ölüm yıldönümünde Yunanca olarak yayımlandı. Ölümünden sonra iki buçuk yıl hiç elleyemedim, zaten başka kitaplar yazıyordum ve dizilerde sanat yönetmenliği çalışması yapıyordum. Bir de Yorgo erken gitti ve ben hâlen kızıyorum neden erken gitti diye.
 
Yorgo’nun vefatından iki buçuk yıl sonra artık kitap haline dönüştürmek gerekir diyerek tekrar okudum ve konuya girmeye çalıştım. İlk basımında Yorgo’nun yazdığı kadarıyla basılması istendi, ancak ben karşı çıktım. Çünkü elde çok fazla materyal vardı ve bunlar bilinmeyen materyallerdi, kitaba eklemek gerekiyordu.  Şansıma 1924’e kadar bitmişti. Çünkü Yorgo o dönemleri ayrıntılı biliyordu. Sinemanın ekonomik yapısını biliyordu. Genç Sinema hareketinin içindeyken Türk sinemasına dair olumlu olumsuz birçok değerlendirmeyi araştırmıştı. Bu kitabın ilk kısmı Yorgo tarafından yazılmasaydı ben de yazamazdım.
 
 
Arşivinizi merak ediyorum. Yorgo Bey’in ve sizin arşivinizde neler var?
 
Evde 3500’e yakın kitap vardı: Türkçe, Rumca, İngilizce, Fransızca… Ama şimdi 2000 civarına indirdik. Bunun yanında mektuplar, belgeler de var. Türkiye’ye iki valiz sinema kitabıyla geldik. Ben sinema kitabı yazmayı düşünmediğim için sinema okuyanlar yararlansın diye paylaşmak istedim. Boğaziçi Üniversitesi’nin sinema çalışmalarını anlatmışlardı. Oğlumla iki valiz kitabı verdik. Daha bir valiz kitap daha var. Kişisel olarak dağıtmaktansa ilgilenen faydalansın dedik.
 
Rum sinemacıların literatürünü nasıl çıkardınız?
 
Agâh Özgüç’ün kitabından yararlandım. Bir kısmında da kendi sözlü tarih çalışmalarımdan yararlandım. Liseyi Zapyon Lisesinde okudum ve Zapyonlular Derneği ile bağım var. Fener Rum Cemaatinin kuruluşundan 70’lere kadar gelen süreçle ilgili İstanbullu Rumlar adında kitabım var. Bu araştırmalar boyunca edindiklerim de yardımcı oldu bu kitaba. Yemek kitaplarımı yazarken İstanbullu Rumların eğlence ve kültür hayatı üzerine çalışmalarda bulundum. Bunların da bu kitaba yararı oldu.
 
İstanbul’da yapılan ilk görüntü kayıtları bugün nerede?
 
İlk Balkan sinemacıları Manaki Kardeşlerdir. Yunan sinema tarihi kitaplarında ilk operatörlerin, çalışmalarına Osmanlı başkenti İstanbul’da başladıkları yazıyor. Dimitri Meravidis Fenerli, Fener Rum Lisesini bitiriyor. Paris’te Lumierelerin yanında sinemayla tanışıyor. Fotoğraf ve sinema eğitimi alıyor. Ve 1903’te İstanbul’a bir kamerayla dönüyor. 1927’e kadar bütün önemli olayları kayda alıyor. Bu çok önemli. Atölyesi Galata’da ve yangınla beraber arşivi yanıyor; fakat arşivden bir kopyayı Pathe’ye göndermiş olması gerek. 27’de bir başka İstanbullu ithalatçıyla Atina’ya gidiyorlar ve Atina’da atölye açıyorlar. Ve onun yanında sonraki kuşak sinemacılar yetişiyor. İki oğlu var, onları da Londra’ya yolluyor ve ünlü operatörler oluyorlar. Geçen sene Amerika’da okumuş Yunanlı bir sinemacının belgeselini izledim. Filmde İstanbul’la ve İzmir’le ilgili daha önce görmediğim görüntüler vardı. Görüntüleri nereden bulduğunu sordum, “Pathe’nin arşivinde var,” dedi. Dolayısıyla Pathe’de Meravidis’in İstanbul ve İzmir görüntüleri olabilir. Bunu genç araştırmacıların Pathe arşivinde araştırması gerek.
 
 
Fotoğraflar: İbrahim Yavuz Özer
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..