Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
07.09.2012 Elena Günümüz Rusya’sında Bir Elena Kültigin Kağan Akbulut

2003 yılında ilk sinema filmi Dönüş ile Avrupa sinemasında kendinden söz ettiren ve Sovyetler sonrası sessizliğe gömülen Rus sinemasına tekrar yönümüzü çeviren Andrey Zvyagintsev 2007 yılında Sürgün ile tekrar sinemalara konuk olmuş fakat benzer bir etkiyi yaratamamıştı. Yine dört yıl ara vererek çektiği Elena ile Zvyagintsev yine sıradan yaşamlara bakıyor.

Elena filmde neredeyse başrolü üstlenen apartman dairesini gören bir ağacın dallarıyla açılıyor. Filmi bitirirken de gördüğümüz bu ağaç dalları, filmin ana meselesi olan aile ağacına bir giriş niteliğinde. Evin içinde açılan bir ışıkla yavaş yavaş Elena ve Vladimir’in yaşamlarına giriyoruz. On yıldır hasta bakıcı olarak Elena’nın refakatinde birlikte yaşayan çift son iki yılı evli geçirmişlerdir. Evli olmalarına rağmen birlikte uyumayan, bir anlamda saygı ve sosyal güvence evliliği olan bu birlikteliğin detaylarıyla başlarız filme.

Her şeyiyle yepyeni ve Türkiye’nin de artık aşina olduğu, ankastre ocaklı, spot ışıklı, lüks mobilyalarla dolu ve özel güvenlikli bu evde ikilinin birbirlerine saygıyla, aynı evde süren farklı yaşamlarına bakıyoruz. Sonraki on dakikada ise filmin Sovyetler sonrası Rusya’da çekildiğini önümüze getiren eski işçi mahallelerinden birine gidiyoruz Elena’yla birlikte. İşsiz ve iş arama derdi de olmayan evli ve iki çocuklu oğlunun yanına gider Elena. Giderken marketten alışveriş yapmayı ve emekli maaşının bir kısmını da oğlunun ailesine getirmeyi de unutmaz. Fabrika bacalarıyla dolu ve eski görkeminden eser kalmayan Sovyet işçi bloklarındaki yaşama geçeriz bu sahneyle.

Zvyagintsev karakterlerini ayrıntılarda, küçük diyaloglarda anlatır. Gelinin yardımlarından ötürü Elena’ya duyduğu saygı, oğlunun annesine ve aslında tüm dünyaya karşı boşvermişliği, büyük torunun babasına çekmiş amaçsızlığı ve tüm bu karakterler arasında küçük torunun masumluğu... Tüm karakterler gündelik hayatın detaylarıyla aktarılmış. Ağır aksak ilerleyen Elena’nın bu ikili hayatı büyük torunun liseden mezun olması ve askere gitmemek için üniversiteye kayıt olmak zorunda olmasıyla bozulmaya başlar. Kayıt için yüklü miktarda para gereklidir ve bu paranın gelebileceği tek adres de Vladimir’dir.

Elena’nın oğlunun vurdumduymazlığından şikayetçi Vladimir para vermeye zar zor ikna olur, ancak ani bir kalp krizi Vladimir’in planlarının değişmesine neden olur. Elena’ya hayatını geçirmesini sağlayacak maaştan başka bir şey bırakmak istemez Vladimir, malvarlığını nihilist kızına bırakır. Elena’nın önünde ise Sophie’nin seçimine benzer bir seçim yapmak kalmıştır artık.

Yönetmen karakterlerin yaşadığı sosyal durumu göstergeler ve diyaloglarla aktarır. Rusya’nın post-Sovyet döneminde yaşadığı dönüşüm iç ve dış mekânlar aracılığıyla verilir. Karakterlerin takındığı tutumların Rus kültür yaşamındaki izdüşümlerini bulabiliriz. Elena’nın oğlu Sovyet devrimi öncesi boşvermişlikle yaşayan karakterleri çağrıştırmaktadır, Vladimir’in kızı da Dostoyevski romanlarından fırlayan orta sınıf sinizmine sahip bir karakter gibidir. Bunun yanında Zvyagintsev’in filminde belli boşlukları da hissediyoruz. Tüm malvarlığı ve miras tartışmalarının kan bağı üzerinden tartışılması bunun bir göstergesi. Ya da Elena’nın oğlunun işsizliğinin yüzde ona yaklaşan işsizlik oranlarından değil de kendi vurdumduymazlığından kaynaklandığını düşünüyoruz. Lise sonrasında para bulup üniversiteye gitmek ile askere gitmek arasında seçim yapmak zorunda kalan Rusya gençliğine dair de ileri giden sözler söylemiyor yönetmen.

2011 yılı Cannes Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü alan Elena izleyiciyi detaylarıyla kavrayan bir film. İşçi kökenli bir kadına başarıyla hayat veren Nadezhda Markina da filmin en iyi yönlerinden. Adeta yüzüyle oyunculuk dersi veren Markina, Elena karakterinin takındığı tavrı ve filmin sonunda yaptığı seçimi başarıyla veriyor. Filmin en başarılı yönlerinden biri de Philip Glass imzalı müzikleri. Filmin duygu dünyasını ince ince işleyen müzikler filmin ağırlığını taşımaya yardımcı oluyor. Elena her ne kadar Dönüş filmi kadar derinlikli bir film olmasa da yönetmen Andrey Zvyagintsev’in tek atımlık barut olmadığını gösteriyor, ilerideki işlerini merakla beklememizi sağlıyor.  

 

YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..