Söyleşi
Mustafa Kara SÖYLEŞİ:Barış Saydam "Maden arayan adamın tutkusunun peşine düşmesi, etrafı tarafından alay edilmesi ve en yakınlarını bu hayale ikna edemeyişi üzerinden bir hikâye türettim."
27.09.2016 Doğayı Taklit Etmeye Çalıştık
Karadeniz’in kırsalında bir adamın maden arama hikâyesinin anlatıldığı Kalandar Soğuğu, Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu ve Zeki Demirkubuz gibi sinemacıların oluşturmaya çalıştığı anlatım diline yakın duruyor. İlk bakışta basit gibi görünen hikâyesiyle karakterine titiz çalışılmış detaylarla anlam kazandıran yönetmen, gerçekliğin ardında kalanlarla ilgileniyor. Avrupa sanat sinemasının önemli temsilcilerinin oluşturduğu geleneği takip ederek, Türkiye’de çekilen bağımsız filmlerden ayrı bir yerde duruyor. Yönetmen Mustafa Kara’yla karakterini, karakterin doğayla ilişkisini ve filmin görsel üslubunu konuştuk. 
 
Not: Bu söyleşi filmdeki önemli sahnelerle ilgili bilgi içermektedir. 
 
Filmin hikâyesi nasıl oluştu?
Hikâye, 2010 yılında ortaya çıktı. Senaryo süreci 2011’in sonlarında tamamlandı. Bize ait, bildiğim yöreden bir hikâye anlatmak istiyordum. Karadeniz’in dağlık bölgesini çok sinematografik bulurum. Fotoğrafın ötesinde izdüşümü, hissi de öyledir. Maalesef o bölge sinemada birkaç film hariç kullanılmadı. Bölgenin doğası ya bir belgesel egzotikliğinde ya da insanı komedi unsuru olarak kullanıldı.
 
Çocukluğumun geçtiği köyde maden arayan bir adam vardı. Dağlara gidip mağaralarda kalması, günler sonra dönüp gelmesi köylüler tarafından küçümsenip aşağılanırdı. Bana bir tür kahraman gibi gelirdi. Yıllar sonra oralardan bir hikâye anlatma arayışına girince maden arayan adamın tutkusunun peşine düşmesi, etrafı tarafından hayalperestliğiyle alay edilmesi ve en yakınlarını bu hayale ve başka bir hayatı var edebileceğinizi ikna edemeyişi üzerinden bir hikâye türetmek istedim. Hikâye bir yerde tıkanıyordu. Artvin’de boğa güreşinin yapıldığını haberlerde duydum. O öyküyle bizimkini birleştirip bize ait olan, kırsalda geçmesine rağmen kentli insanın hikâyesiyle benzeşen bir öykü için iskelet oluşturduk. Üniversiteden hocam Bilal Sert’le öyküyü paylaştım ve beraber senaryoyu detaylandırdık. 
 
Karakterin tutkusu yönetmenin tutkusuyla örtüşüyor gibi.
Kendinizden bir şeyler dâhil edilmezse, dışarıdan bakış her daim sizi takip edecektir. Kendimden parçalar bulduğum, benzer duyguları yüklemeye çalıştığım bir karakter Mehmet.  
 
Filmin çekimleri ne kadar sürdü?
Çekimin öncesinde Kültür Bakanlığı, Eurimages, Macar ortaklar ve TRT’den destek aldık. TRT meselesinde şöyle bir parantez açmak istiyorum. Bugünlerde TRT televizyon filmlerine ortak oluyor. TRT’nin televizyon filmlerine ortaklığı gibi bir şey değil bizimki. Tatil Kitabı ile başlayan Bal, Bir Zamanlar Anadolu’da, Araf gibi dokuz-on filmde ortak yapım gerçekleştirilmesi sürecinde bizim filme destek verildi. Filmin çekimleri uzayınca, TRT’nin desteklediği diğer filmlerle beraber desteklenmişiz gibi algılandı. Ne yolculuğu ne ortak iş yürütme mantığı ne de aldığı bütçe öyle. O televizyon filmlerinin yanında çok cüzi sayılabilecek bir rakamla TRT ile ortaklık yaptık.
 
Filmin görsel üslubu oluştururken nelere dikkat ettiniz?
Öykü, tüm gücünü kırsalda yaşayan bir adamın tutkusundan alıyor. Bu adam ne kadar gerçekçi olur, gerçeğe dokunabilir, bunlar aktarılabilirse ancak var olabilirdi. Bu hikâye tüm mizansenleriyle bir kurmaca film, ama sanki bir belgesel hayatın içindeki kurmacaya kamera tutmuşuz duygusu yaratması gerekiyordu. Kostümler için bile iki hafta köy köy dolaşıldı. Köylülerin üzerindeki yıpranmış kostümler alındı, oyunculara giydirildi. Kapının önündeki çamurdan, evin üstüne atılan yeşil brandaya, duvardaki aksesuara kadar her şey bizim oluşturduğumuz, kurmaca. Böyle bir yaşamın içine gittiğinizde, o mekân öyledir. Hakikate nasıl dokunduğu, hayatın belgeselini çekme meselesi üzerinde durduğumuz noktaydı. Türkiye’de bu biraz ıskalanıyor. Sanki orada böyle bir hayat varmış ve kamera oraya konmuş gibi. Bu dilin tüm detaylarıyla oluşturulduğu fark edilirse Türk sineması adına filmin önemi daha iyi anlaşılacaktır.

 
(Söyleşinin devamını Hayal Perdesi’nin 54. sayısında ve tsa.org.tr adresinde okuyabilirsiniz.)
 

 

ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..