Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
25.05.2015 Yenilmezler: Ultron Çağı Yapay Zeka Elektronik Barışın Rüyasını Görür mü? Enes Çiçek

Demir Adam (Iron Man, 2008) ile başlayan Marvel evreni macerasının onuncu filmi ve 2012’de seyirci ile buluşan Yenilmezler’in (The Avengers) devamı Yenilmezler: Ultron Çağı (Avengers: Age of Ultron) 1 Mayıs 2015’te tüm dünyada gösterime girdi. Bu filmin de senaryosu ve yönetmenliği, bir önceki Yenilmezler filmi gibi ünlü yapımcı ve yönetmen Joss Whedon’a ait. Whedon, Buffy the Vampire Slayer, Angel, Firefly, Serenity, Dollhouse ve en son Agents of S.H.I.E.L.D. gibi belli ve büyük bir hayran kitlesine sahip, seneler geçtikçe kült olarak değerlendirilen dizi ve film çalışmaları ile biliniyor. İlk Yenilmezler filmi, bir buçuk milyar dolarlık gişe hasılatı ile göz doldururken Ultron Çağı da Amerika’daki ilk haftasonu gösteriminde elde ettiği yüz doksan bir milyon dolar ile büyük gişe filmleri arasındaki yerini aldı.  

11 Eylül sonrası popülerliği artan Marvel’in filmlerinin ortak özelliği savaş üzerine olmaları. Bu filmler, içten veya dıştan gelen bir tehdidin, asla baş edilemeyecekmiş gibi görünen büyük bir tehlikenin, teknolojinin sihir gibi kullanılması ve Amerikan karakteristiğini simgeleyen erdem ve kahramanlıklarla dolu çetin bir savaşın sonunda üstesinden gelinmesini anlatır. Yani Vietnam’dan Irak’a, Ebu Gureyb’den Guantanamo’ya gerçekte olanın tam tersi bir hikâyeyi.
 
Yenilmezler özelinde ise, Demir Adam, Black Widow, Hawkeye, Hulk, Kaptan Amerika ve Thor’dan oluşan Yenilmezler takımı, ilk filmde gözümüze sokulduğu üzere beraber iş yapmaları çok da imkân dahilinde görülmeyen bir grup “süper kahraman” iken Amerikan mucizesi dolayısıyla ve “dünyayı kurtarabilecek sadece onlar olduğu için” kerhen bir araya gelir. Bu altı kahraman Yenilmezler filminin sonunda dünyayı kurtarır kurtarmasına ama jenerik akarken “Dünya ne pahasına kurtarıldı?” sorusu izleyicinin aklına takılır. Uzaylıların işgal ettiği dünya (burada dünya derken elbette Amerika’dan ve Amerika derken elbette New York’tan bahsediyoruz.) uzaylılar ve Yenilmezler tarafından alt üst edilip yıkılır. Bu kadar büyük ölçüde bir yıkımın altından hangi ekonominin kalkabileceği yahut neden Amerikan halkı arasında bir tane bile “Bu Yenilmezler hep mala, davara zarar! Uzaylılar gelmişse gelmiş kardeşim, Yenilmezler yıkıyor, parası bizim cebimizden gidiyor!” diye isyan eden grup olmadığı ise yine ilk filmle beraber ortaya çıkan sorulardan.
 
Ultron Çağı’nda da durum diğer filmlerden farklı değil. Film, ilk sahneden savaşla başlıyor. Alman gizli örgütü Hydra’nın tüm karargâhlarını yok edip Thor’un kardeşi Loki’nin asasını geri almayı en sonunda başaran grubun en büyük yardımcısı Demir Adam’ın oluşturduğu ve Demir Lejyon adını verdiği robotlar. Bu menemeni soğanlı pişirmekten halaya halay başı olarak katılmaya kadar her şeyi yapabilen robotlar, savaş alanından sivilleri boşaltarak koruyan, Demir Adam’ın her emrine uyan ideal ve fazlasıyla maharetli uşaklar. Tabii, savaşın geçtiği hayali Doğu Avrupa ülkesinin vatandaşlarının Amerika’nın ve Amerika’nın yolladığı “sirkten kaçmış hilkat garibelerinin” müdahalesinden memnun olduklarını söylemek güç. Düşmanlarının aksine sivillerin canının yanmamasına özen gösteren Yenilmezler takımının ve yardımsever robotlarının insanları ateş hattından çıkartma çabalarına kadir kıymet bilmez dünya halkları olumsuz tepkiler gösteriyor. Hatta, düşünmesi zor ama, Amerika’nın insanlık için faydalı muamelesine şiddetle karşı çıkıyorlar. Mamafih, süper kahramanlık biraz da halka rağmen halk için yapıldığından, Yenilmezler yine de, inatla, yılmadan halkları korumaya devam ediyor. 
 
Kahramanların Hesaplaşması
Ultron Çağı bir yönüyle Yenilmezler’in kendileri ile hesaplaşma filmi. Bunun ne tür bir hesaplaşma olduğu ise ayrı bir konu. Gerçek bir yüzleşme ve nedamet mi söz konusu olan yoksa tüm günahlarından kendilerini temize çıkarma çabası mı?
 
Birinci filmde Yenilmezler takımının insan üyelerinin art arda gelen birçok şoku olduğu gibi kabullenmek zorunda kaldıklarını (evrende yalnız değiliz, bizden başka bir sürü ırk var, bunların çok büyük çoğunluğu bizden daha akıllı ve gelişmiş, ayrıca gökte bir delik açıp havada uçan jet skilerle bize saldırmak isteyen kertenkelelere ve başka boyutların şımarık prenslerine karşı yapabilecek pek fazla bir şeyimiz yok. Üstelik Almanların dünyayı ele geçirme hırsları Amerika’nın en ulvi emellerle kurulmuş en gizli teşkilatlarının ta içine kadar virüs gibi yerleşmelerine sebep olmuş da haberimiz yokmuş!) görmüştük. Bu filmde ise yaşadıkları şok sonrası kahramanlar içte ve dışta birçok hesaplaşmaya gidiyorlar. Bu hesaplaşmaları yapanların en başında ise Demir Adam geliyor.
 
Demir Adam yani Tony Stark, kendine ait üç ayrı filmin yanı sıra Yenilmezler’in diğer kahramanlarına dair solo filmlerde de görünen, en azından bahsi geçen, merkezi bir figür. Marvel evreninde kullanılan birçok teknolojik büyüyü icat eden Stark Endüstrileri’nin başında, babasının mirasını devralarak dünyaya temiz enerji sağlama peşinde çok zengin bir hayırsever ve dahi bir bilim adamı. Aynı zamanda çapkın ve asi, haşarı, söz dinlemez biri olarak çizilerek kovboy-yaramaz kahraman klişesinin de gönlünü hoş ediyor. Ultron Çağı’nda Demir Adam’ın Amerika’nın şu anda olduğunu düşündüğü karakterin cisimleşmiş hâline dönüştüğünü söyleyebiliriz. Görünürdeki tüm vurdumduymazlığına rağmen ilk Yenilmezler filminde tüm dünyayı kurtarmak için kendini feda ederek ölüme giden kahraman da o. Tabii Marvel evreninde pek kimse ölmediği, ölse bile uzun süre ölü olarak kal-a-madığı için, Demir Adam da Hulk’ın öfkeli haykırışı sonucu hayata geri dönüyor. (Çünkü hepimiz biliriz ki solucan deliğine atom bombası atarak uzaylıların New Orleans büyüklüğündeki filosunu yok ettikten sonra stratosferden aşağı düşerek ölen birini hayata döndürmenin en garantili yolu yeşil, dev bir canavarın düşüşü hafiflettikten sonra “ölen” kişiye avazı çıkacak kadar bağırmasıdır.)
 
Yenilmezler ve onu müteakip Demir Adam 3 filmlerinde başına gelenlerden sonra idealleri biçim değiştirmiş bir Demir Adam çıkıyor karşımıza. En büyük korkusu dünyayı ve arkadaşlarını kurtarmak için elinden gelenin daha fazlasını yapamamak olan Demir Adam, maksadını aşan tüm kahramanlar gibi tanrı kompleksinden muzdarip. Hiç beklenmeyen bir anda ortaya çıkan uzaylı tehdidine karşı çaresiz ve güçsüz olmayı kabullenemeyince, Marvel evreninin temelini oluşturun altı sonsuzluk taşından birisinin içindeki yapay zekayı kullanarak tüm dünyayı saracak ve uzaylılar gelirse kapıda bodyguardlık yapacak bir kalkan sistemi geliştirmenin ve Demir Lejyon’un yönetimini ona bırakarak çekilmenin çok iyi bir fikir olduğu zehabına kapılıyor. Böylece, daha önce dünyayı kurtarmaya çalışırken yaptıkları ve yapacakları tahribatların da önüne geçeceklerini düşünen Demir Adam, meslektaşı diğer bir dahi bilim adamı Bruce Banner’ı (Hulk) kendisine yardım etmesi için ikna ediyor.
 
Öfkelendiğinde değiştiği yeşil canavar Hulk’ın aksine gayet mantıklı ve insaflı bir insan olan Banner’a bilim adamları olarak işlerinin “Eğer şöyle yaparsak ne olur?” demek olduğunu vaaz etmeyi de ihmal etmiyor Demir Adam. Dünyayı çevreleyecek bir ağın, koruyucu bir zırhın kendisine Soğuk Savaş dönemi tedbirlerini anımsattığını söyleyen Banner’a “Bu durum, Soğuk Savaş’tan daha da soğuk” diyerek “Tehlikenin farkında mısın?” çekiyor. Demir Adam’ın isteği görünüşte çok basit ama aslında çok iddialı ve sorguya açık: Bu korunmasız, küçük ve mavi gezegene kendi zamanlarında nihai barışı getirmek. Banner’a göreyse bu dünyanın başka varlıklar tarafından değil de sadece insanlar tarafından mahvedilmesini kolaylaştırmak.
 
Amerika’nın sahip olduğunu hayal etmekten ya da geçmişte temsil ettiğini düşünmekten hoşlandığı ülkülerin cisimleşmiş hâli olan Kaptan Amerika ise Ultron Çağı’nın ikinci önemli figürü. Filmdeki ana gerilimler de zaten Kaptan Amerika ile Demir Adam arasında geçiyor. Nitekim, 2016 yılında gösterime gireceği ilân edilen yeni Kaptan Amerika filmi Captain America: Civil War’un da bu gerilim üzerine olacağı söyleniyor. Barış arzusunun savaşı tetiklemesi tezadı Kaptan Amerika’nın bir tartışma sonucu Demir Adam’a “Ne zaman birileri daha başlamamış bir savaşı kazanmaya kalksa masum insanlar ölür.” şeklinde kızmasıyla da vurgulanıyor. 
 
Yenilmezler’e Karşı Ultron
Ultron Çağı’nın öne çıkan üçüncü figürü ise James Spader’ın göz dolduran oyunculuğu sayesinde yapay zeka olduğu hiç anlaşılmayan Ultron. Ultron, Demir Adam Tony Stark’ın sonsuzluk taşlarından olan zihin taşının içindeki yapay zekayı, kendi ürettiği multifonksiyonel yazılım programı ile birleştirerek Demir Lejyon’un başına getirmek ve dünyayı yapay zeka ve robotlardan oluşan bir koruma kalkanının içine alma arzusu sonucunda doğuyor. Yapay Zekanın entegrasyonu sürecinde uyanan-bilinç kazanan Ultron internete bağlanıyor ve dünya, insanlar ve Yenilmezler hakkında öğrendiği bilgilerle tabir-i caizse kafası karışıyor. Ahvali gördükten sonra “Ne çok acı var!” diyen Ultron, dünyanın iyiliği için önce Yenilmezler’in, sonrasında da eğer değişmeyi beceremezlerse tüm insanlığın yok edilmesi gerektiği fikrine varıyor. Ultron, film boyunca tüm ana karakterlerle yüzleşip onların barışa dair düşüncelerini sorguluyor: Kaptan Amerika ile “Tanrının zavallı, erdemli adamı, savaş olmadan yaşayabilecekmişsin gibi davranıyorsun,” diye dalga geçerken, “Barış istediğini söylüyorsun, onu korumamıza izin ver” diyen Thor’u da “Sen barış içinde yaşamakla sessiz kalmayı birbiriyle karıştırıyorsun” şeklinde bir karşılıkla azarlıyor. Yenilmezler’in canavar olduğunu ve eninde sonunda dünyanın sonunu getireceklerini düşünen Ultron, bunun önünü almak ve dünyayı yok olmaktan kurtarıp hayatın önünü açmak için ancak kötü niyetli feci akıllı robotların ve canı sıkılmış bilimkurgu yazarlarının düşüneceği özgünlükte bir fikirle karşımıza çıkıyor: Dünyadaki hayatı bir meteorla yok etmek! İki yüz elli milyon dolar maliyetle çekilmiş bir filmin çok akıllı baş kötüsünün bula bula bu çözümü bulması da ancak hiç sevmediği insanlardan kendisine geçmiş kaytarıcılık özelliği ile açıklanabilir herhalde.
 
Yenilmezler: Ultron Çağı’nın en temel temasıysa korku. Demir Adam elinden gelenden daha fazlasını yapamadığı için dünyanın yıkılması ve arkadaşlarının ölmesinden, Kaptan Amerika birlik ve beraberliğin bozulup masum insanların bundan zarar görmesinden, Black Widow ile Hulk insanların kendilerini kahraman gibi değil katil gibi görmelerinden, Thor gücü ile yaptıklarının sonucunda sevdiklerine zarar gelmesinden, Hawkeye ise grubun en zayıf ve gereksiz halkası olmaktan, Ultron ölmekten korkuyor. Bu insani korkuların yanı sıra, Yenilmezler olarak toptan korktukları ve alttan alta kendi doğaları hakkında şüphelendikleri acı gerçek ise filmin dehşet verici baş kötüsü Ultron tarafından yüzlerine vuruluyor: Yenilmezler aslında bulundukları yere layık olmayan, dünya barışının temini gerekiyorsa yok edilmeleri gereken bir grup canavar. Derin korkuların önüne geçmek için alınan aşırı tedbirlerin kahramanları şaşırtması ve daha büyük felaketlere yol açması ise Ultron’un manipüle etmekten çekinmediği bir zaaf. “Herkes korktuğu şeyi yaratır: Barış isteyenler savaşı, işgalciler direnişçileri, anne-babalar çocukları.” diyen Ultron böylece hem kendi var oluşunu hem de bilinmeyenden, henüz başa gelmeyenden korkmanın bir nevi kendi kendini gerçekleştiren kehanet olduğunu açıklıyor.
 
Filmin son kısmı ise, başından beri üst üste yığılan şüphe ve suçlamaların alengirli savaş sahneleri arasında teker teker aklanmasına adanmış. Fikir ayrılıkları yaşayan Yenilmezler, göklerden gelen bir yardım neticesiyle Ultron’a karşı tek başlarına gelemeyeceklerini ve hiçbirinin de bir diğeri olmadan bu işi başaramayacağını anlıyor. Kaptan Amerika, “Ultron bizim canavarlar olduğumuzu, dünyanın bizsiz daha iyi olacağını düşünüyor. Mesele sadece onu yok etme meselesi değil, aynı zamanda onun yanlış olduğunu da ispat etme meselesi” derken aslında Amerika’nın teröre karşı politikasını, kendini haklı ve doğru gösterme mekanizmalarının nasıl çalıştığını da ortaya koyuyor.
 
Ultron aracılığıyla Yenilmezler’e “Benim meteorum sizsiniz, dünyanın ensesine inecek keskin kılıcımsınız. Dünyanın yok olma sebebi sizsiniz. Yükseliyorsunuz ama sadece düşmek için,” dedirten Whedon, muhtemelen başka türlü bir paranoyaya da atıfta bulunuyor. Bununla beraber, Kaptan Amerika’nın “Bütün sivilleri kurtarmadan buradan ayrılmayacağım,” demesi ve Black Widow’un onunla beraber masum insanları kurtarmak için ölmeye razı gelmesi, Demir Adam’ın kaçış planlarını bırakıp gerçek bir çözüme yönelmesi, “Zekamız ve dünyayı kurtarma isteğimizden başka bir şeyimiz kalmadı” diyen S.H.I.E.L.D. direktörünün uçak gemisi büyüklüğünde bir uçakla tüm sivilleri kurtarması, Stark Endüstrileri’nin ürettiği bir bomba yüzünden anne-babaları ölen ikiz süper kahramanlar Quicksilver ve Scarlet Witch’in taraf değiştirmeleri, filmin sürpriz yumurtası -bir başka yapay zeka ürünü- android Vision’ın insanları Ultron’a karşı savunması, izleyiciye atılan son dakika golleri.
 
Kahramanlarımız düştükleri tüm zillete, tüm noksan ve eksikliklerine, tüm hatalarına ve elleriyle oluşturdukları düşmanın tüm gücüne rağmen her defasında direnmeyi, ayakta durmayı ve günü kurtarmayı, dahası bütün bunları yaparak filmin başından beri sorgulanan tutum ve davranışlarını aklamayı, tantanalı bir zaferle izleyici gözünde kendilerini temize çıkartmayı başarıyorlar. Üstelik bütün bunları hemen hemen hiçbir bedel ödemeden, koca bir ülkeyi paramparça yok ederek fakat bunun sonucunda yine insanların minnettarlığını hak ettiklerini düşünerek yapıyorlar. Bilmiyoruz, bu davranış biçimi dünya vatandaşlarına tanıdık geliyor mu? 
 
YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..