Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
20.07.2010 Yepyeni Bir Hayat Jinhee'nin Yeni Hayatı Karanlık Esra Bulut

Sanatla hayat serüveni arasındaki ilişki kişiye ya çok faydalı ya da faydasız bir yol haritası çıkartır. Yönetmen Ounie Lecomte’un çocukken evlât edinilerek Fransa’ya götürülmesi de Yepyeni Bir Hayat (Une vie toute neuve, 2009)’ı hassasiyetle donatmasının ana unsurudur. Yönetmen, seyirci açısından filmi etkileyici kılacak öykü ve oyuncu seçimleri ile filmini daha en başından üst bir noktaya taşır. Öykünün etkileyiciliği, hem çocuk dünyasının kırılganlığından hem de seçilen oyuncunun hissiyatını seyirciye dolaysız aktarmasından kaynaklanır. Lecomte, genel plânlarla tasvir ettiği yetimhaneye önyargılardan uzaklaşarak çocuk gözüyle yaklaşmamızı sağlar. Adım adım mutfağına, bahçesine, yatakhanesine, banyosuna girdiğimiz bu yer, Jinhee’nin gözünde hayal kırıklığı, kasvet ve hüzün barındıran bir mânâ yığınıdır.

Film, Jinhee’nin babası ile geçirdiği mutlu bir günle açılır. Babası kızına yeni kıyafetler ve bir pasta alır. Uzun demir parmaklıklardan yapılmış büyük bir kapıdan içeriye girdiklerinde, filmin başından beri bir siluet misali yüzünü göremediğimiz babanın veda eden bakışına şahit oluruz. Kızını yetimhaneye teslim ederken babayla kızın bakışlarındaki hüzün, Jinhee’nin bundan sonraki içekapanıklığının nedeni olur. Yetimhanedeki sessiz ama isyankâr davranışları, kendini bu yere ait hissedememesindendir. Hiçbir açıklama yapmadan onu yetimhaneye bırakan babasının geri dönme ümidi ile bir süre direnir. Burada kalıcı olacağını, yetimhanenin kıyafetlerini giymeyi kabul etmesiyle anlarız.
 
Birçok çocuk arasında yalnız kalması, iletişimini minimum düzeyde tutması Sookhee’yi tanıyana kadar sürer. Jinhee ve Sookhee iki farklı karaktere sahiptir. Sookhee içinde bulunduğu durumu çoktan kabullenmiş, onu evlât edinecek ailenin gelmesini beklemektedir. Sookhee’nin dışadönük, ergen hâlleri, küçük Jinhee için yaslanılacak yeni bir omuz olur. Birlikte büyüdükleri yetimhane günlerinde özdeşleşme yaşadıkları minik bir kuşu beslemeye başlarlar. Yatakhanede saklamak zorunda kaldıkları kuş, nihayetinde ölür. Dostluklarının sembolü olan kuşu yetimhanenin bahçesine gömerler. Yetimhanede dini eğitim de alan çocuklar ölüm ritüelini eksiksiz yerine getirir. Bu ritüel daha sonra Jinhee’nin ölüm arzusu üzerine yinelenecektir.
 
Yetimhaneye evlât edinmek için gelen Batılı aileler çocuklarla tek tek iletişime geçer. Sookhee’nin dışadönük yapısı kendisini kolayca sevdirmesine yarar. İngilizce konuşmaya çalışarak aday olan aileye sempatik pozlar veren Sookhee, sonunda evlât edinilir ve bu durum Jinhee için tam bir yıkım olur. Kuşun ölüm törenini taklit ederek kendisine bir mezar kazar, içine uzanır ve üzerini toprakla örter. Jinhee’nin mezara uzanma isteğiİslâm düşüncesindeki gibi ölümü anlamak adına değil ölümü arzulamak ile alâkalıdır. Yaşından büyük yükü ile babasından sonra ikinci kez terk edilir ve ilk terk edilişinde olduğu gibi asi davranışlarına geri döner. İkinci kez yalnız kaldığında isyanı daha büyük olur. Yetimhaneye gelen oyuncak bebekleri parçalamaya başlar. İlk terk edilişinde yalnızca kendisine çözüm yolları aramaya çalışan bir çocukken ikincisinde yetimhanede kısa süreli bir terör unsuru hâlini alır. Anneyle, çocuklukla, evcilik oyunu ile ilişkilendirilecek hediye bebeklere tahammül edemeyip sadece kendisinin oynadığı bebekleri değil arkadaşlarınınkini de paramparça eder. Bu saldırganlık hem aile mefhumuna tahammülsüzlükle hem de bebekle oynamayacak, kanmayacak kadar olgunlaşmakla alâkalıdır. Ama çok geçmeden bu asi tavrın yerini yine bir kabulleniş süreci alır. Yönetmenin Jinhee’nin dinginleşmesi ile çektiği aydınlık kareler sayesinde isyan, kırılganlık ve hüzün dağılır. Nihayetinde Jinhee de yetimhanedeki diğer çocuklar gibi güzel kıyafetlerini giyer ve kendisini evlât edinmek isteyen aile ile buluşmak için Paris uçağına biner. Uçakta gördüğü düş ise Jinhee’nin babasına vedasıdır. Rüyâsında kendisini üzerinde yetimhanenin kıyafetleri ile babasına sarılmış, eski günlerdeki gibi bisikletle dolaşırken görür. Uyandığında yüzünde utangaç, mahçup, çaresiz bir ifade ve korkak bir bakış ile havaalanında yeni ailesiyle tanışır.
 
Yönetmenin işlediği konunun hakiki olması, filmin duygu yüklü bir atmosferde ilerlemesini sağlar. Fıtri dili aktarma kaygısı, dramatik yapısı, öykülemesi, çocuk karakteri ve yalın dili ile görüntüyü kullanma biçimi arasındaki ilişki akla İran sinemasını getirir. Anlatım, yerel diyalog dilini asgari seviyeye indirgeyerek fıtri düzlemdeki ritim duygusunu görüntüye aktarma çabasına dönüşür. Bunca karanlık atmosferin iyi niyetli bir sona gebe oluşu, baba figürünün tamamen iyi/doğru, kötü/yanlış olarak gösterilmemesi ve ara tonların baskınlığı da irfani kaygıların nüvelerinden sayılmalıdır.
 
Doğu’nun karakteristikleriyle örülmüş senaryosu ile Yepyeni Bir Hayat, ilk kez 29. Uluslararası Film Festivali kapsamında seyircisi ile buluşur. Film, 2009 Tokyo En İyi Asya Filmi, 2009 Cinekid (Amsterdam) Jüri Ödülü, 2009 Goa En İyi Yönetmen, 2009 Asya-Pasifik Sinema Ödülleri En İyi Çocuk Filmi, 2009 Berlin Film Festivali Mansiyon gibi birçok ödüle sahip. Gösterildiği ülkelerde büyük ilgi toplayan Yepyeni Bir Hayat, dünyaya naif öyküsü ile seslenirken insan doğasına ait hüznü kırılganlıklarla örerek sunar.
YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..