Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
23.11.2011 Tenten’in Maceraları: Tekboynuzun Esrarı Ben-merkezci Kahraman Tenten’in 3D Halleri Ebru Afat

Dünyanın en meşhur ve en tartışmalı Avrupa kökenli çizgi roman kahramanları arasında yer alan Tenten (orijinal Fransızca yazılışıyla Tintin), Amerikalı yönetmen Steven Spielberg tarafından sinemaya aktarıldı. Geniş bir kitle oluşturan Tenten hayranlarının merakla beklediği Tenten’in Maceraları: Tekboynuzun Esrarı (The Adventures of Tintin: The Secret of the Unicorn, 2011) tüm dünyada izleyicileriyle buluşmaya başladı. Filmin en çok konuşulan vasfı şüphesiz, oyuncuların HD kameraya kaydedilen çeşitli mimiklerinin dijital görüntülere dönüştürülmesi şeklinde özetlenebilecek görüntü temelli yüz performansı yakalama tekniği (motion capture) yöntemiyle çekilen, üç boyutlu bir animasyon olması. Senaryosu Steven Moffat, Edgar Wright ve Joe Cornish’ten oluşan senarist üçlüsü tarafından Tenten’in Altın Kıskaçlı Yengeç (1941), Tekboynuzun Esrarı (1943) ve Kızıl Rackham’ın Hazinesi (1944) başlıklı üç macerası birleştirerek yazılan filmin yapımcısı ise uyarlamaların efendilerinden Peter Jackson. Üçleme olarak planlanan Tenten’in Maceraları’nın Hollywood ayağının ikinci filmini, İngiliz edebiyatçı J.R.R. Tolkien’ın fantastik üçlemesi Yüzüklerin Efendisi’ni beyaz perde ile buluşturan serinin yönetmeni Jackson yönetecek.

 

Tenten’in Maceraları: Tekboynuzun Esrarı’nın konusu, genel itibariyle yukarıda bahsedilen üç Tenten öyküsünün ana hatları etrafında ilerliyor. Ön kısmı havaya kalkık sarı saçlı genç muhabir Tenten, neresi olduğu doğrudan açıklanmayan bir Avrupa şehrindeki semt pazarından Tekboynuz isimli bir gemi maketi satın alır. Makete saklanan ve Kızıl Reckham’ın hazinesine dair ipuçları içeren bir şifrenin peşindeki zengin ve tehlikeli bir şahıs olan Ivan Ivanovitch Sakharine’in adamlarınca kaçırılarak Karaboudjan gemisine getirilen Tenten, burada sinirli ve alkolik Kaptan Haddock ile karşılaşır. İkili gemiden kurtulup Sakharine’in ele geçirmeye çalıştığı diğer iki Tekboynuz maketlerinden birinin bulunduğu Fas’a ulaşmak için zorlu bir mücadeleye girişirler. Spielberg’ün kendi ifadesiyle 30’lar, 50’ler yahut 80’lerde geçebilecek şekilde yapılan ve bir tarih vurgusu yapmayan film, 1930’ların sonunda, çok zorlarsak belki 2. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasında geçiyormuş izlenimi veriyor. Tenten’in yaşadığı (ve Belçika’nın başkenti Brüksel olan) şehrin havası ve Fas’ın Fransız sömürgesi halleri; telgraf, pırpırlı uçak, eski model araba teknolojisi, polisler Dupond ve Dupont’un fötr şapkaları ve bastonları ile uzun yıllar Tenten’in alamet-i farikası kalan golf pantolonu (nam-ı diğer plus fours) da bu izlenimi güçlendiren unsurlardan.

 

Diğer taraftan Hergé’nin çizgi romanı ile Spielberg’ün filmi arasında önemli bir değişiklik de söz konusu. Orijinal çizgi romanda Tekboynuz’lardan birinin de aralarında bulunduğu zengin bir gemi maketi koleksiyoncusu olan Sakharine, kıl payı Tenten’e kaptırdığı diğer Tekboynuz maketini satın almak için uğraşan bir şahıstır. Tenten başlangıçta maketinin çalınmasından Sakharine’i sorumlu tutsa da onun suçsuz olduğunu anlar. Tekboynuz’un peşindekiler yani asıl kötü adamlar,  Loiseau kardeşler olarak bilinen iki gangsterdir. Filmde Loiseau kardeşlerden bir iz görünmediği gibi Sakharine kötü karakter rolüne bürünmektedir. Senaristler ve Spielberg’ün böyle bir değişikliğe gitmesinin altında, olay örgüsünü akıcı hale getirmek isteğinin yatması muhtemeldir. Açıktan bahsedilmese de ismi nedeniyle Rus asıllı olduğu düşünülen Sakharine karakteri vasıtasıyla, Spielberg’ün önceki filmlerinden pek de sempati duymadığını anladığımız Ruslara bir gönderme yapılmak istenmesi de mümkündür. Her ne olursa olsun, uyarlamalarda karşılaşılan bu türden ciddi farklılıklar, kaynak eserin takipçileri tarafından her daim eleştiri konusu edilecektir.

 

Tenten’in Gerçekten Sanala Yolculuğu

Hergé mahlasını kullanan Belçikalı çizer Georges Prosper Rémi (1907-1983) tarafından yaratılan bir karakter olarak Tenten ilk kez 1929 yılında, Belçika’nın (1940’ta Nazi Almanya’sı tarafından işgaline kadar yayınını sürdüren) Le Vingtieme Siecle gazetesinin çocuk eki Le Petit Vingtieme sayfalarından, Fransızca konuşan Avrupalı okuyuculara merhaba demişti. Tenten Sovyetler Ülkesinde başlıklı bu ilk macerada, Hergé’nin bir önceki karakteri olan İzci Totor’dan esinlenerek yarattığı çocukla yetişkin karışımı, cinsiyet özellikleri törpülenmiş muhabiri Tenten’in, köpeği Milou (bizdeki adıyla Fındık) ile birlikte, sosyalist rejimini konsolide etmeye çalışan Sovyetler Birliği’ndeki araştırmaları sırasında karşılaştıkları anlatılıyordu. Lenin, Troçki ve Stalin gibi Bolşeviklerin yiyecek ve zenginliklerini çaldığı açlıkla boğuşan insanların büyük bir baskı altında yaşadığını keşfedip gündeme taşıyan Tenten’in 2. Dünya Savaşı öncesinin belirsiz ve sert politik ortamının izlerini taşıyan bu aşırı ölçüde anti-Sovyet çizgi öyküsü, Belçika ve Fransa’da büyük beğeni topladı. Tenten Sovyetler Ülkesinde 1930’da bağımsız bir albüm olarak basıldı ve serüvenlerinde ona eşlik edecek karakterlerle zenginleşerek yoluna devam etti. Hergé’nin ölümüyle yarım kalan 24. albüm Tenten ve Alf-Art, 1986’da tamamlanarak yayınlandı. Tenten ve köpeği Milou’nun, Kaptan Haddock, ikiz görünümlü polisler Dupond ve Dupont, Profesör Turnesol gibi yakın dostlarıyla birlikte farklı coğrafyalara uzanan maceraları, günümüze kadar 100’e yakın dile çevrildi ve 250 milyonu aşkın satış rakamına ulaştı. Bu arada Avrupalı sanatçılar tarafından animasyon ve dizi olarak televizyona uyarlandığı gibi sinema filmlerine de kaynaklık etti. Tenten’in ilk defa 1991–92 sezonunda yayınlanan ikinci çizgi film uyarlaması büyük bir başarı kazanmış, Türkiye de dâhil elliden fazla ülkenin televizyonları üzerinden çizgi romanı okumamış milyonların da Tenten karakteri ile tanışmasını sağlamıştı.

 

Spielberg’ün Tenten uyarlamasını öncekilerinden ayıran en önemli özelliği, dev bütçeli bir Hollywood yapımı olarak küresel çapta izlenmesinin yanı sıra performans yakalama tekniğinin kullanıldığı üç boyutlu animasyon formatında çekilmesiydi. Bu haliyle Tenten’in Maceraları: Tekboynuzun Esrarı, sinema ile animasyon arasında gezinen, gerçekmiş gibi yapan ama aslında sanallığın dibine vuran o tuhaf, ikircikli ve itici zeminde duruyor. Oyuncuların hareketleri ve duygu ifadelerinin doğrudan perdeye yansıtılmasına dayanan klasik sinema çerçevesinde çekilmesi çok zor yahut imkânsız sahneleri mümkün kılarak yönetmenlerin elini oldukça rahatlatan CGI (bilgisayar tabanlı görüntü tasarımı) teknolojisinin büyüsüne, zorlu aksiyon sahnelerindeki başarısıyla tanınan Spielberg gibi bir yönetmenin dahi kapılıp gitmesi dikkat çekici. Post-modern zamanların ruhuyla birebir örtüşen CGI teknolojisi Spielberg’e belki de Tenten’i hayallerindeki şekliyle beyaz perdeye yansıtma şansı vermiş olabilir. Filmde Tenten için, İngiliz yönetmen Stephen Daldry’in Billy Eliot (2000) filminde oynadığı başrol ile tanınan Jamie Bell’den, Kaptan Haddock için Yüzüklerin Efendisi serilerinde Gollum karakteri için performans yakalama tekniği ile çalışmış Andy Serkis’ten ve Sakharine için de son James Bond aktörü Daniel Craig’den yakalanan performanslar iyi görünüyor. Hepsi de gayet başarılı aktörler olan söz konusu isimler, dijital teknolojiden gerektiği ölçüde yararlanan klasik formatta çekilen bir Tenten’de de gayet etkili bir performans sergileyebilirlerdi. Lakin performans yakalayayım derken Tenten’in temelini oluşturan ve günahıyla sevabıyla ortada duran samimiyet duygusunu öldüren bir yönetmen için, bilişim teknolojinin sinemada gittikçe yayılan hâkimiyetinden duyulan rahatsızlığı yansıtan bu tür arkaik yakınmalar teferruat kabilinden sayılacaktır.

 

İki savaş arası dönemde başlayıp Soğuk Savaş boyunca devam eden Tenten, dönem dönem ırkçılıktan oryantalizme, ben-merkezcilikten propagandistliğe, tarafgirlikten önyargılılığa uzanan çeşitli eleştirilere uğramasına rağmen, doğrusuyla yanlışıyla hayata dokunan ve gerçekçilikten uzaklaşmamaya çalışan bir çizgi-romandı. Dolayısıyla da büyük küçük her yaştan okuruyla gerçek bir bağ kurabiliyordu. 2. Dünya Savaşı öncesinin Sovyetler Birliği ve Çin’i ile Belçika’nın Afrika’daki sömürgesi Kongo’ya; Soğuk Savaş döneminin Ortadoğu’sundan Latin Amerika’sına yayılan küresel maceralarının her bir karesini didik didik eden eleştirmenler dahi, Tenten’in içeriğindeki insancıllığı yok saymıyorlardı. Batı merkezci dünya algısının getirdiği yanılsama halinin hep doğruyu bilen, hep kazanan insan tipinin kibir tortusuna bulanmış olsa da Tenten, yani bu zeki ve cesur genç adam, bir nevi Sherlock Holmes’un kıta Avrupası versiyonu rolünde son tahlilde zor durumdaki insanlara yardım eden bir karakterdi. Spielberg’ün aksiyondan ve hızdan seyircinin başını döndüren Tenten’i ise çok yapay ve yüzeysel bir karakter. Tenten’in çizgi roman ve filmleriyle karşılaşmamış yeni dijital nesil için pek anlam taşımasa da Spielberg’ün filmi, orijinal Tenten’in bütün falsolarını aynen içeren ama olumlu yönlerini silikleştiren bir çalışma. Spielberg ve tabii ki başrol oyuncusu Harrison Ford’u dünya çapında şöhrete taşıyan Indiana Jones serisinin ilk adımı olan Kutsal Hazine Avcıları (Raiders of the Lost Ark, 1981) filmini izleyip çok beğenen Hergé’nin 1983’te ölmeden önce Tenten’in filmini yapmasını tercih ettiği yönetmenin Spielberg olduğunu söylemesi işin bir diğer ironik yanı. Hergé eğer sevgili kahramanı Tenten'in Spielberg'ün elinde dönüştüğü şekli izleseydi ne hissederdi asla bilemeyiz. Ama öz-eleştiri yapabilen ve hatalarını düzeltmeye çalışan Hergé gibi bir sanatçının, dijital teknolojinin doruklarında ruhunu kaybeden bir Tenten’i bu haliyle çok fazla bağrına basamayacağını öne sürmekten de geri duramayız.

 

YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..