Hayal Perdesinin Gözünden
Türk Sineması Araştırmaları
01.05.2012 Kara Altın Petrole Bulanmış Çıkarlar ve Tutkular Ebru Afat

Avrupalı devletlerin, coğrafi keşifler ve Sanayi Devrimi sonrasında sömürgeci güçler olarak tebarüz etmeleriyle birlikte, Arabistan'dan Balkanlar'a uzanan geniş bir alanı çatısı altında birleştiren Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemesi başlamıştı. 19. yüzyılın ikinci yarısında, üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk kuran İngiltere ile Afrika ve Uzak Doğu'da ciddi nüfuz elde eden Fransa'nın Arap coğrafyasına yönelik hesapları, bugün hâlâ bölgenin başını ağrıtan sorunların temellerini attı. Birinci Dünya Savaşı'nın 1918'de Osmanlı Devleti'nin dağılması ile sonuçlanmasıyla beraber, Batı Asya ile Kuzey Afrika'yı içine alan ve artık Ortadoğu olarak adlandırılan bu toprakların kaderinde yeni bir sayfa açılıyordu. Tecrübeli Fransız yönetmen Jean-Jacques Annaud imzalı Kara Altın (Black Gold, 2011), Arabistan Yarımadası'nın bu yeni döneminin kırılma noktasına dokunan bir yapım. Film, bölgede zengin petrol yataklarının varlığının keşfedildiği 1930'lu yıllarda yaşanan dönüşümü beyazperdeye yansıtma hedefiyle yola çıkıyor. Epik bir hava oluşturma gayreti ile Hollywood ürünü tarihi filmlerin klişeleşmiş yaklaşımlarının iç içe geçtiği Kara Altın, birbirleriyle savaşan Arabistanlı çöl krallıklarına bağlı bedevi kabilelerini birleştiren genç ve hırslı bir liderin hikâyesini anlatıyor.

Arabistan'ın "Sarı Kuşak" denilen bir çöl bölgesinin kontrolü için Emir Nesib ve Sultan Amar arasında çıkan savaş, Nesib'in zafer kazanması ve Amar'ın oğulları Saleeh ve Auda'yı rehin alıp onu barış anlaşması imzalamak zorunda bırakmasıyla sonuçlanır. Anlaşmaya göre "Sarı Kuşak" kimsenin hakimiyetinde kalmayacaktır. Aradan on iki yıl geçer. Nesib tarafından yetiştirilen Amar'ın oğulları artık birer yetişkin olmuşlardır. Kardeşlerin büyük olanı Saleeh, şahin kuşuna tutkun, hareketli ve heyecanlı bir avcıdır. Okumaya düşkün, zeki bir genç olan küçük kardeş Auda ise içe kapanık ve sessiz bir profil çizmektedir. Her iki genç adam da, babalarına duydukları özleme rağmen mevcut hayatlarına uyum sağlamış görünürler.

Ancak bütün bu hassas dengeler, Teksaslı petrol şirketlerinin "Sarı Kuşak"ta incelemeler yapmaları ve burada zengin ve kaliteli petrol yatakları keşfetmeleriyle temellerinden sarsılır. Mühendis Thurkettle öncülüğündeki Amerikalı petrolcüler, "Sarı Kuşak" altında yatan "kara altın" petrolü çıkartmak için Nesib'i elinden geleni yapmaya ikna ederler. Ülkesinin fakirliği ve Batı ile kıyaslandığında içinde bulunduğu geri kalmışlığını kendine dert edinen Nesib, bunu değiştirmek için petrolü bulunmaz bir fırsat olarak görür. Krallığı içindeki aşırı tutucu ve her türlü yeniliğe kuşkuyla bakan bedevi kabileleri, hediyeler vermek suretiyle petrol çıkarmanın faydalarına inandırmayı başarır.

Petrol geliriyle okullar, hastaneler, kütüphaneler, camiler inşa ettiren Nesib, dönemin son teknolojisi ürünü silahlara sahip modern bir ordu da kurar. Fakat Amar'ın krallığına bağlı olan ve Batı'dan gelen her şeyi şeytan ve kafir işi olarak yorumlayan kabilelerin Amerikalı petrolcülere saldırması tüm hesapları alt-üst eder. Yakınlaşan bir savaşta babasının yanında savaşmak için kaçan Saleeh'in öldürülmesi işleri daha da zorlaştırır. Eski anlaşmayı geçersiz hâle getirip Amar'a açacağı savaşı meşrulaştırmak isteyen Nesib, biricik kızı Leyla'yı, çocukluğundan beri sevdiği Auda ile evlendirir. Ve artık damadı olan genç adamı, babası Amar'ı barış müzakerelerine oturmaya ikna etmesi için elçi olarak yollar. Auda'nın, çok dürüst ve ilkeli bir adam olan ama geçmişe takılıp kalan babası Amar ile amacına ulaşmak için her yolu mubah gören ama yaşadığı toprakları petrol gelirleriyle modernleştirip geliştirmek gibi bir vizyon taşıyan kayınpederi Nesib arasındaki çekişmede alacağı tavır, hem kendisinin hem de ülkesinin kaderini belirleyecektir.

Beklentileri Karşılamayan Gösterişli Bir Girişim

İsviçreli yazar ve hayvan hakları aktivisti Hans Ruesch'un, The Great Thirst adıyla da bilinen, 1957 tarihli ünlü romanı South of the Heart: A Novel of Modern Arabia'dan, yönetmen Annaud ve Alain Godard tarafından uyarlanan Kara Altın'ın senaryosu, Hollandalı yönetmen ve senarist Menno Meyjes'e ait. 1990'lardan beri ciddi projelerle ismini duyuran Tarak Ben Ammar'ın yönetimindeki Quinta Communications ile Katar devletine ait Doha Film Institute ortak yapımı olan Kara Altın, 55 milyon dolarlık bütçesiyle, şimdiye kadar Arap sermayesiyle çekilen ve Arapları konu edinen en pahalı filmlerden biri konumunda. Filmin oyuncu kadrosu da gayet renkli. Antonio Banderas ve Mark Strong gibi Avrupa kökenli Hollywood simaları, yer aldıkları uluslararası yapımlar sayesinde ünleri Bollywood dışına taşan Freida Pinto ve Riz Ahmed gibi Hindistanlı oyuncular ve Arap asıllı genç Fransız aktör Tahar Rahim gibi isimler Kara Altın'da resmi geçit yapıyorlar.

Dolayısıyla hem sağlam bir hikâyeye dayanması hem oyuncuları hem de bütçesi nedeniyle Kara Altın, kendisine dair beklentileri oldukça yükseltiyor. Ne yazık ki Gülün Adı (The Name of the Rose, 1986), Tibet’te Yedi Yıl (Seven Years in Tibet, 1997) ve Kapıdaki Düşman (Enemy at the Gates, 2001) gibi filmlerle sinema dünyasında saygın bir yer kazanan yönetmen Jean-Jacques Annaud, bu beklentileri yeterince karşılayamıyor. Kara Altın, sanat yönetmenliği ve teknik açıdan iyi bir seviye yakalamış görünüyor. Savaş sahneleri gerçekçi ve başarılı. Lakin aşırı uzun ve didaktik diyaloglar filmi çok teatral bir atmosfere sokuyor. Dramatik yapı sık sık falso veriyor ve karakterler yeterince derinleşemiyor. Nesib rolündeki Antonio Banderas ve Amar karakterini canlandıran Mark Strong, vasat ve yer yer izleyiciyi yabancılaştıran bir performans sergiliyor. İngiliz yönetmen Danny Boyle'un Oscar canavarı filmi Milyoner (Slumdog Millionaire, 2008) ile birlikte ciddi yapımlarda boy göstermeye başlayan Hintli güzel Freida Pinto, Nesib'in kızı Prenses Leyla rolünde sırıtmıyor. Pinto, Kara Altın'da yine görüntüsü ile öne çıkıyor ve olay örgüsü içinde epey bir kıyıda kalıyorsa da, daha ağır rollerin altından kalkabileceği umudunu da veriyor. Prens Auda karakterine hayat veren Tahar Rahim ise tartışmasız filmin en başarılı oyuncusu. Fransız yönetmen Jacques Audiard'ın  çok beğenilen filmi Yeraltı Peygamberi (Un Prophete, 2009) sayesinde müthiş bir çıkış yapan Rahim, beyazperdede adından daha çok söz ettireceğini bir kez daha gösteriyor.

Kara Altın, gayet iyi niyetli bir girişim. Arap sermayesinin bölge meselelerini ele alan filmlerin çekilmesine ön ayak olması başlı başına takdire şayan. Varlığı ile Arabistan'a inanılmaz bir zenginlik kazandıran ama onu uluslararası politikanın karanlık oyunlarının tam kalbine oturtan petrolün getirdikleri ve götürdüklerine dair bu kesit, bölge gerçeklerine ilişkin önemli tespitlerde bulunuyor. Arap coğrafyasının geri kalmışlığından daha ziyade içeriden kaynaklanan sebeplerine yapılan vurgu yoğunluğu her ne kadar dış güçlerin mevcut sorunlara etkisinden esirgenmişse de, bu durum yapılan diğer tespitlerin gerçekliğini ortadan kaldırmıyor. Hülasa Kara Altın, Arap coğrafyasının tabandan gelen güçlü bir değişim dalgasıyla kaynadığı bir dönemde, bölgenin ne gibi süreçlerden geçtiğini görmek isteyenler için sıkıcı olmayan iki saat vaat ediyor. 

 

YORUM YAZ:
Ad Soyad:
Yorumunuz:
Kalan: (Sadece 600 karekter olabilir)
ARKADAŞINA GÖNDER:
Ad Soyad:
Email Adresiniz:
Arkadaş(lar)ınızın Email Adresi:

birden fazla email adresi yazacaksanız boşluk ile ayırmalısınız.
NOTUNUZ:
Bilim ve Sanat VakfıKüre YayınlarıKlasik Yayınlarıİstanbul Şehir Üniversitesi
Hayal Perdesi © 2010 - hayalperdesi@hayalperdesi.net Yayımlanan malzemenin bütün hakları Hayal Perdesi’ne aittir. Kaynak göstererek alıntılanabilir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir..